Bölüm 16

14.5K 742 8
                                    

Başımın tam üstündeki boş düşünce balonumu patlattım. Feride’nin söyledikleriyle beynim yıkandığından sulanmış olmalı aksi hâlde ben ona resmen âşık olduğumu düşünmezdim. Nokta…

Aşk, beyindeki dopamin miktarının artmasının bir sonucudur. Bunun yanında dopamin en çok da şizofrenide yükselir. Benimde son zamanlarda Selim yüzünden, yani onun yanında, ciddi yetiyitimlerim oldu. Şizofrenide de yetiyitimi -yani kişinin zihinsel, bilişsel, fiziksel veya iradi alanlarda işlevselliğin azalması- söz konusudur. Şimdi ben âşık mıyım şizofren mi? Vah bana vah!

Aniden durdum. Yuh! Hala âşık olabilirliğimi hesaplıyorum. Silkelendim. Acil ‘Seda kendine gel’ kampıma girmeliyim. Okkalı bir nokta…

Susturmayı başardığım iç sesimle Feride’nin yanına gittim. Merakla yüzümü inceliyordu. Fazla meraklandırmadan “İstifamı kabul etmedi” dedim.

Sırıtmaya başladı.

Ben bu sırıtmanın anlamlarını biliyorum. “Sırıtma” diye uyardıktan sonra “O Selim Bey, ben de Seda Hanım oldum. Aramızdaki sorun çözüldü” diye açıkladım hemen.

“Ben aranızdakinin sorun olduğunu sanmıyorum” diye diretti imalı bir ifadeyle.

-Sorun değil de ne- dememi daha çok beklerdi. Oyununa gelmeyecektim, beni tuzağına düşüremezdi. “Seninle ağız dalaşı yapamam ben. Ayrıca arkadaşım beni ona kadar idare edebileceğini söylemişti. Benim acele gitmem gerek” dedim ve tavrımı koydum.

Gözlerini dikerek “Bu arada, ben yine de seninle geliyorum bundan sonra” diyerek konuştuklarımızı anımsattı kararlı bir tavırla.

Çabucak “Tamam, dışarı çıkacağımız zaman seni arar haber veririm” diyerek sözümü onayladım. “Beni daha fazla tutma” dedim ve yanaklarından öperek vedalaştım. İstikamet tıp fakültesi…

Tıp fakültesi hastanesinde üç buçukta işim bitti ama dörde kadar oyalandım. Çıkışta doğruca eve gittim ve yatağıma uzandım. Dün gece Selim’in söyledikleri geldi aklıma sonra da yaptıklarımız. Beni ilk öptüğünde ona tokat atmıştım ve o sinirlenmesine rağmen hiçbir şey yapmamıştı ama dün gece onu durdurmam ve ona doğruları söylemem bizi Seda Hanım - Selim Bey’e dönüştürdü. Gerçi istifa ettiğim için bunu yapmış olması da muhtemeldi. Odaya girdiğimde bana adımla ne güzel hitap etmişti öyle. Ne yapıyorum ben? Neden onu düşünüyorum? ‘Seda kendine gel’ kampıma ne oldu?

En kötüsü de “Seni hissetmek istiyorum, beni hissetmeni istiyorum” dediğinde onu istememdi. Onu bende görmek, bende yaşamak, bende saklamak istememdi. Daha da beteri hala istiyor olmamdı…

Bu değişimin, bu çekimin, bu zayıflığın, bu zaafın sebebi neydi?

Diyelim ki bu aşk. Aşk ne kadar sürerdi? Bana ömrüm kadar âşık olması, imkânsızın imkânsızıydı. Esasen bana âşık da değildi ki.

Demeyelim, aşk demeyelim. Bir istisna yapalım. Teşhisi koymadan tedaviye geçelim. İlk adımım uyumak olsun. Sonrası Allah Kerim…

Bedenimin kapatma düğmesi olan gözlerimi kapadım ve uykunun rüyasız muhitine kendimi teslim ettim.

Adımı ısrarla söyleyen bir adet Yeliz nedeniyle uyandım. Gözlerimi açıp ona diktiğimde “Nihayet uyanabildin. Akşam yemeğine yarım saat var” dedi. Eskiden böyle uyuduğum zamanlarda kimse beni uyandırmazdı. Çalışmaya başladığımdan beri evde akşam yemeğine katılma zorunluluğu olmayan tek kişi bendim. Yeliz’in de beni yalnızca akşam yemeği için uyandırdığını hiç sanmıyordum. Gece dışarı çıkmak istiyordu şüphesiz. Bir gece de kır dizini evde otur kızım ya.

sessiz SEDAsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin