Bölüm 27

13.5K 694 8
                                    

Geçen gün Nehir’le konuştuğum yerde şimdi Kenan’ı bekliyordum. Elinde dumanı tüten bardaklarla geldi. Çayların birini bana doğru uzatırken “Nöbetten yeni çıkmış iki intern acaba sabah sabah ne konuşacak” diye sordu.

Gece onu gördüğümde konuşmak istediğimi söylemiş ve onu buraya çağırmıştım. Bilmiş bir tavırla “Nehir desem” dedim direk konuya girerek.

Sıkıntılı bir sesle “Anlaşılan seninle konuşmuş” dedi.

Çayımdan bir yudum aldım. “Ben bir şey duydum ama hala inanamıyorum” dedim.

“Doğrudur” dedi ve o da çayından bir yudum aldı.

Şakacı bir ifadeyle “İdealleri olan Kenan’a ne yaptın? Benim arkadaşım olan” dedim.

“Âşık oldu” dedi pat diye.

Başımı iki yana sallarken “Yani” diye sordum.

“Onunla daha fazla zaman geçirebileceğim bir gelecek istiyorum. Çocuklarımıza zaman ayırabileceğimiz bir gelecek” dedi kaygılı bir şekilde.

Nehir’e sözüm olmasa yumuşardım ama şimdi geri adım atamazdım. “İkinizin de bir hayali vardı. Acil serviste hayat kurtaracaktınız. Bu yüzden doktorluğu seçmiştiniz hatırlıyor musun” diye sordum.

Kararlı bir sesle “Artık onu her şeyden daha çok istiyorum” dedi.

Tavrımı sürdürdüm. “Onun da seni her şeyden daha çok istediğine eminim. Sorun bu değil. Sorun onu değiştirmeye çalışman. Onu değiştirirsen o senin sevdiğin kişi olmaktan çıkacak ve sen de onun sevdiği kişi olmayacaksın. Hem önemli olan bir arada olmanız, ne kadar süre bir arada olduğunuz değil” dedim.

Sessiz kaldı. Uzaklara dalmış düşünüyordu.

“Onu çalıştırmayacağını düşünmeye başlamış haberin olsun” diyerek son noktayı koydum.

Pes etmiş bir biçimde “Saçmaladığımın ben de farkındayım. Hayallerimden vazgeçecek kadar onu sevdiğimi göstermeye çalıştım ama bunu yaparken ona kendini değersiz hissettirdim. Onun hayallerini gerçekleştirmesini en çok ben isterim. Onu hayalleriyle sevdim ben. Bu halini sevdim” dedi.

Gülümsedim. Benim tanıdığım Kenan nihayet geri geldi. “Bunları bana değil en yakın zamanda ona söyle” dedim.

Sıkılgan tavrıyla “Sen neler yapıyorsun” diye sordu.

Ben neler yapıyorum neler… Farkında olmadan sıkıntıyla nefesimi dışarı üfledim.

Anlayışlı bir sesle “Bir sıkıntın varsa benimle paylaşabilirsin” dedi.

Çayımı bitirdim. Konuşmak hiç içimden gelmediğinden durumu kıvırdım. Titreyerek “Dondum” dedim.

“Hadi kalkalım” deyince kalktık. Arabasının yanına gelince vedalaştık. Durakta fazla beklemedim. Otobüs tıklım tıkıştı. Eve gidince hemen uyudum. Kalktığımda bir duş alıp hazırlandım. Çantamı ve montumu elime alarak mutfağa gittim. Bir şeyler atıştırırken Nurcan ablanın yemekleri hazırlayışını izledim. Akşam yemeğine misafir gelecekmiş. Nurcan ablanın kızı Nesrin abla yardıma gelmişti. Onları izlemeyi her zaman çok sevmişimdir. Yakından gördüğüm en sıcak anne-kız ilişkisiydi. Nurcan abla daha on altı yaşındayken kendinden on yaş büyük biriyle evlendirilmiş ve bir yıl sonra Nesrin abla doğmuş. Kocasını kanserden kaybedince çalışmaya başlamış. Nesrin abla da yirmi yaşında evlenmiş. Yedi yaşında bir oğlu ve beş yaşında bir kızı varmış. Buraya çalışmaya geldiği günler kayınvalidesi çocuklarla ilgileniyormuş. Kocası bir fabrikada işçi olarak çalışıyormuş ve dul olduğu için kayınvalidesiyle birlikte yaşıyorlarmış. Onları izlerken kendimi Nesrin ablanın yerine koymadan edemiyordum. Nurcan abla gibi bir annesi olduğu için şanslıydı. Nurcan ablanın kızı için ‘Onunla birlikte büyüdüm, kader ortağım o benim’ deyişi beni derinden sarsmıştı. Bir annenin kızı için söyleyebileceği ve benim de hayatım boyunca duyduğum en güzel cümleydi. Benim annemse beni yaşadıklarının sorumlusu olarak görmekten kızı olduğumu çoktan unutmuştu.

sessiz SEDAsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin