Bölüm 6

15.6K 784 17
                                    

Taksiye bindiğimden beri düşündüğüm tek şey hastanede ne yapacağımdı. Taksi şoförü, binanın altındaki otoparka girmeyi kabul etmişti. Asansör kapısının önüne gelince durdu.

“Üzerimde para yok. Siz burada bekleyin, hemen getireceğim” dedim.

“Beyefendi ücreti ödedi” dedi şoför.

Bu Selim Taşkıran beğenmediğim huylarına rağmen düşünceli adamdı. Yiğidi öldür ama hakkını ver.

“Kolay gelsin” dedim ve taksiden indim. Asansör düğmesine bastım. İkinci kattaydı. Aşağıya inmeye başladı, bir, sıfır ve eksi bir. Önümde açıldı. Boştu. Girdim ve üçüncü kattın düğmesine bastım. Kapı kapandı. Asansör başka katta durmadan üçüncü kata çıktı. Direk Selim’in odasına gittim ve kıyafetlerimi giydim. Saat on buçuktu. Üç saattir hastanede yoktum. Üzerimden çıkardığım kıyafetleri düzgün bir şekilde yerleştirdim. Her şeyi bulduğum gibi bırakmıştım. Ayaklarım spor ayakkabıları giyince nasıl da rahatlamıştı. Odadan çıktım. Merdivenlerden aşağıya indim. Acile gittim. Feride benim masamda oturuyordu. Yanındaki sandalyeye oturdum.

“Hemen anlatmaya başla” dedi. Sesindeki direktif netti. Ya anlat ya da git…

Derin bir nefes verdim. Her şeyi en başından anlatmam gerektiğini biliyordum. Hakkımda kötü düşünmesini istemiyordum. “Dün sabah babam Yeliz’e göz kulak olmamı istedi. Ben de söz verdim. Dün gece Yeliz’in arkadaşının doğum günü olduğu için gece kulübüne gittik. Selim Bey de oradaydı. Yeliz’in bir arkadaşı onu tanıyordu ve bizim masaya getirdi. Tanıştık. Bugünde Selim Bey’in kardeşi Yeliz’i yemeğe çıkarmış. Yeliz babama benim yanıma geldiğini söylemiş. Bu yüzden gittim ve telefonundan babama yalan söyledim. Orası çok lüks bir yerdi ve ben sipariş vermekten utandım. Sonra biz kalktık. Selim de yolda başka bir yerde durdu. Ekmek arası balık yedik. Sonra bir taksi tuttu, ben hastaneye geldim” diyerek her şeyi anlattım.

“Tüm hikâyedeki Selim Bey sonunda nasıl Selim oldu” diye sordu.

Anlayamadım. “Ne” dedim.

“Sen az önce Selim Taşkıran’a Selim dedin canım. Başka biri olsaydı tamam ama bunu söyleyen sen olunca iş değişiyor” dedi.

Selim mi demiştim? “Saçmalama, farkında bile değilim” diye azarladım.

İmalı bir sesle “Sorunda o ya, bazı şeylerin farkında değilsin” dedi.

“İyice uçtun sen” dedim kızarak. Aklından neler geçiyor bu kızın?

“Sen onu bunu bırak ilk defa bana ailenle ilgili hatta hayatınla ilgili açıklama yaptın. Ben geçiştirirsin sanıyordum. Atladığın onca şeye rağmen şoktayım” dedi.

Onun vurgusuyla “Atladığım onca şey” diye sordum.

Gözleri büyüdü. “Sen şükret sana, Selim seni nereye götürdü, neden götürdü, ne konuştunuz, neden taksiyle döndün diye sormuyorum” dedi.

Feride de iyice abartmıştı. “Sen bizi yarın evlendirirsin artık bu gidişte” dedim. Selim ve benden mükemmel ikili olurdu ya…

“Niyet varsa olur” dedi gülerek.

Tam cevap verecektim telefon çaldı. Ambulans şoförü Nihat abi trafik kazasını bildirdi. Bir yaralı getiriyorlardı. Durumuyla ilgili bilgi verdi. Telefonu kapattığım gibi önce Feride’ye söyledim sonra da Murat’a haber verdim. Sonrası yaklaşık iki saatimizi aldı. Neyse ki adamın hayati tehlikesi yoktu. Odaya çıkarılmıştı. Sorun çıkmazsa bir haftaya iyileşirdi. Ailesi yanındaydı. Nihat abi arabanın hurda olduğunu söyledi. Ehliyet kemerinin takılı olması adamın hayatını kurtarmıştı.

sessiz SEDAsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin