YARI FİNAL

13K 691 26
                                    

Bir ay boyunca fakülte hastanesine gittiğim her gün onun geleceğini düşündüm. Onun dışında herkes geldi. İlk önce Feride sonra Murat, hatta Atakan bile geldi. O gelmedi. Bir ayın sonunda telefonumu açtığımda tek bir arama bile yoktu O'na ait.

Sonraki aysa artık ne fakülteye ne de Birol babanın evine geleceğine dair bir inancım kalmadı. Fakültede olduğumu bildiği halde gelmediğine göre Birol babanın yanında kaldığımı bilse dahi gelmeyeceğini anladım.

Birol babanın balıkları benim internetten tarifini alarak yaptığım yemeklere rağmen zayıflamıştım. Kendimi sürekli yorgun ve halsiz hissediyordum. Genelde uyuyordum. Aklımın, hayatımın bir köşesini istila etmesi yetmezmiş gibi rüyalarımda da rahat bırakmıyordu.

Psikiyatri servisindeki son haftamdı. Daha doğrusu fakültedeki son haftamdı. Haftaya teorik eğitim yani toplamda 24 saat ders alacaktım. Sonraki beş haftada toplum sağlığı ve aile sağlığı merkezlerinde uygulama çalışmalarıyla bu yılı hayırlısıyla tamamlamış olacaktım. TUS'ndan sonra İstanbul'u ona bırakıp gidecektim.

Bugün yine şanslı(!) günlerimden biriydi. Hastam aşk acısı çektiği için intihar eden bir kadındı. Odadan çıktığımda iyicene bozulan ruh halim nedeniyle başım dönmeye başladı. Duvara tutundum. Bilimcimi kaybettim ve karanlığa gömüldüm.

Gözlerimi açtığımda acilde yatıyordum ve koluma serum takılmıştı. Sabah midem kötü olduğu için hiçbir şey yiyememiştim. Suç tamamen bendeydi.

Yataktan kalkmaya yeltendiğimde içeriye Aysun girdi. Aysun benim gibi intern olan bir arkadaşımdı. Çok samimi değildik. O daha çok Nehir'le yakındı.

İçeriye girdiği gibi "Dinlenmen gerek" diye uyardı.

Gülümsemeye çalışarak yeniden uzandım. "Sabah midem kötüydü o yüzden bir şey yiyemedim. Kendim ettim kendim buldum" dedim.

Yatağın kenarına oturdu. Gergin bir şekilde "Seda sanırım haberin yok" dedi ve sustu.

Haberim yok? Ne olacak ölecek miyim? Bu benim için hiç dert değil. Rahatlıkla "Neyim var? Lafı dolandırmadan söyle" dedim.

"Hamilesin" diyerek beni aydınlattı.

Ne? "Yanlış olmasın" dedim hemen.

"Aslında bende senin gibi bir yanlışlık olduğunu düşündüm ve testi tekrar ettirdim. Sonuç değişmedi" dedi.

HAMİLEYİM! En son ne zaman regl olduğumu düşündüm. Bir marttı. Bugün mayısın on sekiziydi. Malum günden sonra yaşayan ölü tabirinin dibine vurduğumdan aklım yerinde değildi tabi.

Bir gece... Yalnızca bir gece... Bana doğum günümde bir bebek hediye edilmişti.

Anlayışlı bir tavırla "Konuşmak ister misin" diye sordu.

Düşüncelerimden sıyrıldım. Bakışlarımı tavandan ona çevirdim. Cılız bir sesle "Ben... Biraz yalnız kalabilir miyim" dedim.

Ayağa kalktı ve "Konuşmak istersen her zaman dinlerim. Ah! Bir de en yakın zamanda bir jinekoloğa görünmeyi ihmal etme olur mu" dedikten sonra yanımdan ayrıldı.

On bir haftalık hamileydim. Düşük yaşanmazsa bir bebeğim olacaktı. Üzüntü ve sevinci aynı anda yaşıyordum. Kendi kanımdan bir can, hayatımın geri kalanında, hayatıma ortak olmaya geliyordu. Sonunda lanetli yalnızlığım bitecekti. İyi bir anne olup olamayacağımı bilmesem de ona elimden geldiğince sevgiyle bakacaktım.

Serumum bitince direk kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine gittim. İnternlik stajımın avantajıyla bekletilmeden muayeneye alındım. Ultrason sayesinde bebeğimle tanıştım ve birkaç genel test yaptırdım. Bebeğimin kalp atışlarını duymak hıçkırarak ağlamama sebep oldu. Günün geri kalanında izinli olduğum için eve gittim.

sessiz SEDAsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin