Bu bölüm biraz kısa oldu ama olsunn. Yapacak bir şey yok. Size iyi okumalar, ben de kaçıyorum öptüm <33
Sınır: 25 yorum.
×××××
Geçen gece olan olayın üzerinden iki gün geçmişti. Ne ben onu aradım, ne de o bana ulaşmaya çalışmıştı. Kendimi fazla gurursuz göstermek istemediğim için ben de onu aramayacaktım. Fazla özlemiştim, ama aramayacaktım işte. Çantamı omzuma atarken bıkkın bir nefes verdim.
"Eren de erkenden gitti. Mecburen eve yalnız döneceğim." Diye mırıldandım kendi kendime. Elimi çantamın asacak kısmına yerleştirerek okul koridorunda yürümeye başladım. Herkes çoktan gitmişti benimse tenis antrenmanım olduğu için geç çıkmıştım.
"Görüşürüz Şükrü ağabey." Kapıcı Şükrü ağabey'e el sallayarak okuldan dışarı çıktım. Başım aşağı ilerlerken gözüme takılan şeyle hızla kafamı kaldırdım.
Alisa kırmızı arabasıyla kenarda durmuş bekliyordu. Kalbim maraton koşusuna başlarken olabildiğince sakin kalmaya çalıştım. O gerçekten benim için mi gelmişti?
"Eren çoktan ayrıldı." Sanki hiç heyecanım yokmuş gibi cevapladım onu. Yürümeye devam ederken onun konuşmasıyla durdum.
"Onun için gelmedim." Olduğum yerde kalakalırken yavaşça ona döndüm. "Senin için geldim." Diye ekledi ardından.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Iki saniye gurur hakkında konuşurken üçüncü saniyede onunla aynı arabaya binmem kaçıncı seviye olacak? Bilmiyordum. Ama aşkta gurur olmaz diyorlar, değil mi?
Omzumda olan çantamı kaydırarak elime aldım ve arabaya bindim. Ben bindikten sonra o da arabanın önünden dolanarak sürücü koltuğuna bindi. Arabayı çalıştırırken ve okul önünden ayrılırken ikimiz de sessizdik. Galiba ikimiz de diğer tarafın konuşmasını bekliyordu. Her zamanki gibi bu sefer de ilk adımı ben attım.
"Neden geldin?" Diye sordum. Derin bir iç çekerken bana baktı. Yeşil gözleri benim gözlerime değdiğinde her seferinde içim titriyordu. Beni bu kadar etkilemesi haksızlıktı.
"Geçen gece olan olaylar, boş bir kavgaydı." Değildi, benim için değildi. Benden etkileniyordu, hoşlanıyordu. Bunu anlayabiliyordum, aptal değildim. Ama kendini sürekli geri tutması yetmezmiş gibi beni de kendisinden itiyordu.
"Ne istediğini anlıyor musun Alisa?" Bakışlarımı ona çevirirken sordum. Sürekli bir şeyler yapıyordu, ama bir dediğiyle diğer yaptığı tutmuyordu.
"Bilmiyorum, doğru." Diye cevapladı beni. Ben de öyle düşünüyordum zaten.
"Iki gün önce bana git diyordun, şimdi sen bana geliyorsun." Bu dediğimle de kafa salladı.
"Evet, iki gün önce git diyordum, şimdi gel diyorum." Alayla bakışlarımı ona çevirdim. Tamam ondan hoşlanıyordum, belki de aşıktım. Ama bu muameleye asla göz yummayacaktım.
"Alisa, ben pinpon topu değilim, her attığında aynı hızla sana geri döneyim." Sesimdeki kırgınlığı anlamış olacak ki, kafasını bana çevirdi. Arabayı kenara çekti ve durdurdu.
"Öyle demek istemediğimi biliyorsun." Diye mırıldandı. Ben bilmiyordum, onun hakkında kesin olarak hiçbir şey bilmiyordum. Bence kendisi de kendisi hakkında bir şey bilmiyordu. Allahım, bu kız bir de psikiyatristlik okuyordu.
"Ben bir şey bilmiyorum Alisa. Bence sen de bilmiyorsun." O bana baksa da ben ona bakmadım. Bakışlarımı sadece ileri tuttum.
"Sadece arkadaş olamaz mıyız?" Diye sorduğunda güldüm. Komikti, bu sorusu cidden komikti. O arabayı çalıştırırken ben de konuştum.
"Seni bilmiyorum, ama ben seviştiğim insanlarla arkadaş olarak kalamam." Ben ona bakarken o da kafasını hızla bana çevirdi.
"Bu konuyu kapattık sanıyordum." Diye haykırdığında kafamı iki yana salladım.
"Kapatmadık, kapanması için ilk önce konuşmak gerekiyor. Sen direkt bunu görmezden geldin, Alisa." Derin bir nefes alırken arabayı döndürdü.
"Erenle aran bozulacak. Buna devam etmemeliyiz." Bizden çok Eren'in bu konudaki fikrini düşünmesi çok saçmaydı.
"Erenle benim aramın bozulmasının bunla ne ilgisi var?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktım.
"Eğer bu olursa ikiniz de üzüleceksiniz." Belki öyle olacaktı, ama Erenle benim arkadaşlığımız bu kadar kolay bitecek bir şey değildi.
"Daha fazla konuşmak istemiyorum." Diye mırıldandım. Bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra o da derin bir nefes alarak kafa salladı. Onunla kavga etmeyi sevmiyordum. Sürekli sinirli sözcüklükler, nefret dolu bakışlar da istemiyordum. Eğer onu rahat bırakmamı istiyorsa, pekala, öyle yapacağım.
Yolculuk sessiz geçti, ikimiz de konuşmadık. Bu sessizlik normalde sevdiğim bir şeydi, ama onunla yan yanayken içime işliyordu resmen.
Araba sonunda benim evimin önünde durduğunda yan gözle ona baktım. O da bir şey demeden sadece elleriyle oynuyordu. Ne bakıyordu, ne de bir şey diyordu. Siz söyleyin, peki ben ne yapayım bu durumda?
O konuşmadığında hızla arabadan indim. Kapıyı kapatmadan önce ona baktım. "Senden uzak durmamı istiyorsan, pekala, öyle yapacağım." Kapıyı kapatacakken duyduğum şeyle durdum.
"Bilmiyorum, ne yapmalıyız bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa, o da benden uzak durmanı istememem."
"O zaman ne istediğine karar ver, Alisa. Ben senin oyuncağın değilim. Ne istediğini bilmiyorsun, o yüzden bu gece otur ve iyice düşün." Bunu dedikten sonra arabayı sert bir şekilde kapattım. Arkama bakmadan eve ilerledim.
Sert bir şekilde kapıyı açarak içeri girdim ve aynı sertlikle kapıyı kapattım. Sırtımı duvara yaslayarak derin bir nefes aldım.
"Seninle gelen kız kim?" Kafamı kaldırdığımda babamı gördüm. Yüzüme alay dolu bir gülümseme yerleştirirken elimdeki çantamı yere attım.
"O Aslan bey, siz bizi takar mıydınız ya?" Dediğim şeye göz devirerek bana baktı.
"Soru sordum?" Diye tekrarladı kendini. Derin bir nefes alırken ceketimi de çıkardım.
"Arkadaşım." Cevaplayarak yanından geçtim. Neden bir anda sorar oldu ki bunu şimdi?
"Büyük birine benziyordu." Oturduğumda karşıma geçti. Sorgu işi nereden çıktı şimdi. Normalde halimi hatırımı bile sormazdı o.
"Öyle çünkü. Eren'in ablası." Bu dediğimle kafa sallayarak koltuğa oturdu. Sevgilim mi diye soruyordu herhalde. Babam homofobik mi bilmiyorum, ama merak da etmiyorum zaten.
"Odama gidiyorum ben." Diye mırıldandım ve oturduğum koltuktan kalktım. Adımlarımı merdivenlere yönelterek odama çıktım.
"Sana ne be, sana ne." Kendi kendime sert bir şekilde sordum. Bu kadar süre sonra eve geliyorsun ve ilk merak ettiğin şey yanımda getirdiğim kızın sevgilim olup olmaması mı?
Madem çocuk istemiyordunsa neden yapıyordun ki? Eskiden hep kendimi suçluyordum, ama hayır. Buradaki tek suçlu onlar. Ben tamamen masumum.
Yatağıma oturup aynadan kendime baktım. Sen iyi birisin, Esir. Seni sevmemek onların suçu.
Senin suçun değil.