Evet iki gün ard arda bölümle geldim, merak etmeyin kıyamet kopmuyor veya ölmüyorum.
Ayrıca bu bölümde şey var öhm öhm 🤭
Hadi size iyi okumalar yorum yapmayı da unutmayın haa.
Sınır: 40 yorum.
Sınırı çoğalttım çünkü bölümler uzadıı.
Medyada bizim Alisa var, kaçtım benn.
_______________________
Esir dün gece olan kavgamızdan sonra sabah yanıma gelmemiş, mesaj atsa da, cevap vermemiştim. O da hiçbir şey yapmamıştı. Düşünmekten artık kafam şişmişti. Zaten Eren de tüm gün dışarı çıkmış, akşam da annemlerle birlikte yemeğe gitmişlerdi. Ben ise istemediğim için evde oturuyordum.
Odama girip üzerime rahat bir şeyler giydim. Beyaz bir crop, gri renkte de bir eşofman. Yatağıma uzanıp telefonumu elime aldığımda penceremden ses geldi. Kaşlarım çatılırken hemen kalkıp perdeyi çektim.
"Esir?" Alt katta durmuş, elindeki küçük taşları pencereye atıyordu. Gelmesini beklemiyordum gerçekten. Hiç haber falan da vermemişti.
"Pist, güzellik, insene." Ellerini dudaklarının iki yanına koyarak olabildiğince alçak sesle bağırmaya çalıştı.
"Ne işin var gece gece?" Etrafı kolaçan ederken ona sordum. O da benim gibi etrafa baktı. Zaten gecenin bir saatinde onun dışında hangi salak sokakta olurdu ki?
"Seni görmek için geldim, sabah Eren vakit bırakmadı." Yine Eren yine Eren. Kardeşimi çok seviyorum ama Esir'in ondan bu kadar çekinmesi bana normal gelmiyordu. Tamam, biliyorum, Esir'in tek arkadaşı Eren onu kaybetmek istemiyor. Ama bu işi geciktirmekle onu kaybetmeyi ortadan kaldırmıyordu.
"Sen git Erenle özlem gider." Bunu diyip pencereyi kapayacakken tekrar bağırdı.
"Kız, bu saatte buraya gelmişim yapılır mı öyle." Pencereyi tekrar açıp ona baktım. Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ben mi gel dedim sana?" diye sordum ona. Kafasını yana eğerek bana baktı.
"Özlemedin mi yani?" Üzgün bir ses tonuyla sordu. Üzülmediğini biliyordum, oyunculuk yapıyordu.
"Hadi, aç kapıyı." Bizim evin giriş kapısına doğru ilerlemeden önce dedi. Gülerek kafamı iki yana salladım ve kapıyı açmak için alt kata doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda nereden peyda olduğunu bilmediğim bir tane beyaz gülü bana uzattı.
"Bunu nereden çıkardın?" Bir ona bir de elindeki güle bakıyordum. Gülerek yanağıma bir öpücük kondurdu hemen. Onu daha affetmemiştim bu yüzden gülümsemedim.
"Bunu dün seni kırdığım için aldım. Beyaz gül sevgi ve sadakatın göstergesi." Gülü alarak kafamı salladım. Kapıyı kapatıp içeri geçse de, salona doğru ilerlemedi.
"Bana kırgın mısın?" Kafasını eğip yüzüme doğru yaklaştırarak sordu. Alıp, verdiği nefesler şu an yüzüme çarpıyordu.
"Sana kırgın değilim, Esir. Kızgınım." Bu dediğimle gülümsemesi silindi.
"Biliyorum, dün her şeyi batırdım ama sana söz, yarınki doğum günümde seninle birlikte Eren'e her şeyi söyleyeceğim." Elini çeneme yerleştirerek hafifçe kaldırdı ve ona bakmamı sağladı. Yüzümdeki mutsuzluk yok olurken gülümsedim.
"Gerçekten mi?" O da benim gibi hafif bir şekilde gülümseyerek kafa salladı.
"Gerçekten." diye fısıldadı. Gözlerini yüzümde gezdirdi. Ardındansa yavaşca yaklaşarak dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Bu öpücük nazik ve uzun sürekli bir öpücüktü. Dudaklarımı hareket ettirmiyorduk, sadece bir birilerine kenetli duruyorlardı.