Siz çok ısrar edince ben de bölüm yazıp atayım dedim. Gelecek bölümü uzun tutmayı düşünüyorum hadi bakalım. İyi okumalar sizee<33
Sınır: 35 yorum.
×××××
Güzel uykumu bölen yine çalan telefondu. Yüksek sesle çalan telefonumla kafamı yastığıma daha da bastırdım. Gözlerimi açmadan yatağın başındaki küçük dolabın üzerindeki telefonumu aldım.
İsime baktığımda arayanın yeniden Esir olduğunu gördüm. Kaşlarım çatılırken gözüm saate kaydı. Gecenin saat ikisinde neden arıyordu ki?
Beklemeden telefonu açtım. "Esir?" diye konuştum sorar ses tonuyla.
"Yengee." Beyza'nın sesini duyduğumda kaşlarım daha da çatıldı. Direkt yatakta doğrulurken önüme düşen saçlarımı geri ittim.
"Beyza? Ne oldu?" Hızla sorsam da, o birkaç saniye sustu.
"Yenge, bizim kuzen yanıyor ya." Kaşlarım kalkıp indi.
"Ne diyorsun?" Emin olmak için tekrardan sordum. Üzerimdeki yorganı kenara çektim.
"Valla yenge, cehennem olmuş cayır cayır yanıyor yani."
"Tamam, sakin ol ve alnına ıslak bir havlu falan koy." Hızla yataktan kalkıp dolabıma doğru ilerlerken ona cevap verdim. Tekrar kısa bir sessizlik oldu.
"Onu da yaptım, kızı soğuk duşa da soktum. Ama donuna kadar ıslandığı için ateşi düşmüyor."
O kadar ıslanmaktan sonra bu kadar ateşi olması normaldi. Bunu düşünmemiş olmak da benim hatamdı. Derin bir nefes alırken kazağı kafamdan geçirdim.
"Tamam, sen tekrar ıslak havlu koy, ben geliyorum onu hastaneye götürelim."
"Tamam, tamam bekliyorum seni yenge. Çabuk gel, çünkü tüm Türkiye'yi yakacak kadar ateşi var."
Sıkkın bir nefes verip kafamı iki yana salladım. Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattım. Pantolonumu da giyip ceketimi aldım. Yatağın yanından geçerken telefonu da kapıp odadan çıktım.
Merdivenleri hızla inerken gördüğüm bedenle adımlarımı durdurdum. Eren elinde su bardağı, üzerinde siyah eşofman takımıyla merdiven önünde durmuş bana bakıyordu.
"Abla, nereye gidiyorsun gece gece?" Gözleri hazır bir şekilde duran benim üzerimde gezinirken sordu.
Telefonumu cebime yerleştirirken ona doğruyu söyleyip söylememek arasında kaldım.
Derin bir nefes alırken ona söylemeye karar verdim. "Esir hastalanmış, Beyza aradı ateşi varmış. Onun yanına gidiyorum."
Merdivenlerden inip onun yanından geçtim. Birkaç saniye sessiz kalsa da, sonunda tepki vermişti. "Ne?!" Sesi yüksek çıkmıştı. Gözlerimi devirirken kapıya doğru ilerledim.
"Sakin ol ve bağırma. Annemleri uyandıracaksın." Ayakkabımı değişirken ona baktım. Elindeki bardağı masaya bırakırken bana baktı.
Ayakkabımı giymeyi bırakıp ben de ona baktım. "Tamam, bekle üzerimi değişeyim beraber gidelim."
Hızlı adımlarla yukarı kata ilerlediğinde dudaklarıma bir gülümseme yerleşti. Eren'in Esir'e karşı çok uzun süre küs kalamayacağını zaten hepimiz biliyorduk. Eğer Esir Beyza yerine bize gelmeyi kabul etseydi Eren yine bir şey demeden onu kabul edecekti. Ama Esir bazen kendisi her şeyi fazla abartıyordu.
Kapı yanındaki koltuğa oturarak Eren'in gelmesini bekledim.
Esir en başından beri Eren'e söylemeyi kabul etseydi bunların hiçbirisi olmayacaktı. Şu an benimle burada oturada bilirdi. Korkuyordu, anlıyordum. Ama her şey daha mı iyi oldu? Eren eskisinden de sert bir tepki verdi.