Yatağımın çift kişilik olmasına neden bu kadar şaşırdığını merak ederek gittikçe kızaran yüzüne baktım.
"Çünkü neden çift kişilik olmasın?"
Kaşlarımı kaldırarak sorduğum soruyla gözleri bana döndü, yutkunup bir yatağa bir bana bakışına gülmek istiyordum. Başını iki yana sallayıp yüzünü tavana kaldırdı, bir şeyler mırıldandı ama duyamadım.
"Niye bu kadar şaşırdın ki, rahat edemiyorum haliyle bu kiloyla tek kişilik yatakta. Rahat oluyor böyle sereserpe geniş yatakta yat.." Elinin birini ağzıma kapatıp beni susturduğu gibi ona odaklandım.
Terliyordu bayağı bir, ateşi mi var acaba diye düşünüp elimi alnına attım. Biraz sıcaktı ama çok değil.
"Deme şöyle şeyler yavrum yaa. Deme deme.." Elini ağzımdan çekip odadan çıktı, mutfak lavabosunun önünde dikilirken ellerini tezgaha dayamıştı.
Aklıma gelen şeylerle yüzüm alev aldı, beni yatağımda düşününce bile bu hale mi geliyordu bu adam. Utanmayı bırakıp kendimi mutfak tezgahına yasladım, onu izlemek gittikçe ilginçleşiyordu.
"Sen ne unuttun biliyor musun bugün?" Bana dikkatini verdiğini anlayınca devam ettim. "Dün hakettiğin öpücüğü istemeyi."
Yüzündeki değişimi anbean yakalarken dudaklarım yukarı kıvrıldı. Önce hayret sonra şehvet okundu yüzünden. Dudaklarını yalayıp yüzüme doğru eğildi, hiç bir duraksama olmadan dudaklarıma kapanan dudaklarıyla nefesim tekledi.
İlk başta nazikçe öpüyordu ama ben dudaklarımı aralayıp acemice karşılık vermeye çalıştığım an sertleşti öpüşü. Ulaş tarafından tüketiliyor gibi hissettim bir an, yukarı kaldırdığım başım yüzünden boynum ağrısa da bu güzel histen vazgeçmek istemiyordum.
Ulaş geri çekildiğinde istemsizce ona doğru uzanmıştım, beni belimden tutup hiç kilom yokmuş gibi mutfak tezgahına oturtmasına hayret etmiştim. Bacaklarımın arasına girip daha da sert öpmeye başladığında ellerimi kuvvet almak ister gibi omuzlarına koyup sıktım.
Ulaş ağzımın içine doğru inledi ve ensemden tutup başımı hafifçe yana eğdi, bu şekilde daha rahat öpüyordu. Dudaklarımın arasından kayan diliyle ikinci bir şok yaşadım, öyle yasak hissetirmişti ki..
Dilime sürtünüp yalayan dili tüm vücudumun karıncalanmasına sebep oluyordu. Kasıklarım sızlıyor, karnım kasılıyordu. Ellerimi yavaşça kollarına indirdim ve pazularında parmaklarımı gezdirdim. Ulaş kısa bir an duraksasa bile aynı hızla devam etti. Elleri bacaklarıma inip yoğurur gibi dokunurken ağzının içine doğru inledim.
Geri çekilip nefes nefese alnını alnıma dayadı ve kendini sakinleşmeye zorladı. Elleri belime doğru yükselip sımsıkı tuttuğunda sonunda gözlerimi açabildim, dudaklarını ısırmış öylece duruyordu.
Elimin birini kaldırıp yanağına yasladığımda elime yaslandı hemen, en ufak ilgimle mayışıyordu koca adam. Bu gerçekten çok hoşuma gitmeye başlamıştı, bacaklarımın arasından çıkmak için hamle yaptığında onu sıkıştırarak izin vermedim.
"Yavrum, zor durumdayım. Lavaboya gitmem gerek." Gözlerimi dudaklarına indirdiğimde yutkunup tekrar bana uzanacakken geri çekildi. Başını iki yana sallayıp benden uzaklaştığında tezgahtan atlayıp ona banyoyu gösterdim.
Temiz ve büyük banyoya girip kapıyı kapattığında gülerek odama yöneldim. Akşam bitirmem gereken yazı için laptopu açtım ve karşısına geçtim. Yarım saat kadar olduğu halde çıkmayınca endişelenip kapıyı çaldım.
"Ulaş, iyi misin, bir sıkıntı yok değil mi?" Kapı hafif aralanıp kıpkırmızı olmuş yüzü göründüğünde bir adım geri çekildim. Çok sevimli görünüyordu, terden saçları parlıyordu.
"Bir sıkıntı var yavrum, halledicem ben. Bir saniye elimi tut sen." Elime uzanıp hafifçe tuttu ve yüzünü geri çekti. Sadece elimi tutuyordu, dudaklarını hissettim parmaklarımda.
Bir kaç dakika sonra elimi bıraktı ve pes etmiş bir şekilde banyodan çıktı. Suratı terden parlıyordu, yüzü yerde bana bakmıyordu.
"Ne olduğunu söyleyecek misin acaba?" Dudağını ısırıp bana öylece bakarken elimi alıp gevşekçe tuttu, dudaklarıma yapışırken elimi pantolonuna bastırdığında yüzüm alev almıştı.
"İnmiyor, gelmiyor da. Anlamadım bende, olmuyor." Hatrı sayılır kalınlıkta bir alet vardı parmaklarımın altında, elimi hafifçe hareket ettirdiğimde yüzünü boynuma yasladı nefes nefese.
Nefesi boynumu dağlarken benimde nefesim hızlanmıştı, Ulaş'ın nefesi boynumun en hassas yerine vuruyordu. Gözlerim kapanmak üzereydi, ağzımdan kaçan ufak kıkırtı ve inlemeyle elimi hafifçe sıktım. Kendini elime iterken boynuma dilini sürttü, bir eli ensemdeydi diğer elini de belime indirdi ve sımsıkı tuttu.
Koridorun ortasında nefes nefese dikilip inliyorduk. Elimi bir kez daha hareket ettirdiğimde tüm vücudundan geçen titremeyi hissettim.
Şimdi yaptığım şeyler için daha sonra utanmayı seçerek dudaklarımı Ulaş'ın boynuna dayadım ve sertçe emdim. Bedeni kasılırken ensemdeki eli gevşedi ve kalçama kadar indi. Ne yapacağımı pek bilmediğim için onun bana geçen gece yaptığı gibi yalayıp emmeye başladım.
"Ahhh, yavrumm..." Ulaş kalçamı sımsıkı tutmuş öylece inliyordu artık. Dilimi boynundan kulak memesine kadar ilerletip kulağını da emdim sertçe. Artık hiç susmadan inleyen adamın elimin altındaki aletini eşofmanın üstünden tutup ileri geri okşadım.
Sesi kesik kesik gelmeye başlarken kalçamdaki eli sıkılaştı ve beni kendine çekti iyice. O rahatlayana kadar durmadım, sert bir 'ahhh' bırakıp başını omzuma yasladığında boynundan uzaklaştım. Hala boynuma vuran nefesleri beni huylandırırken kendimi ondan uzaklaştırdım.
Bayık bakan gözlerine baktığım an utanç beni vurdu, başımı yere eğmek üzereyken çenemden yakalayıp dudaklarıma yapışan Ulaş iki üç kez yumuşakça öptü dudaklarımı, eşofman altından belli olan ıslaklıkla karşılaştığımda yüzümün pancar gibi olmasını engelleyemedim.
Utandığımı fark eden Ulaş tekrar banyoya girdi ve temizlendi, banyodan çıkıp gitmeden önce bana sımsıkı sarılıp öpmeyi ihmal etmemişti. Mekanının açılış saatine az kaldığı için gitmek zorunda olduğunu biliyordum.
"Bu gece gelsene yavrum benim mekana, onur konuğu olarak en güzel masayı ayarlarım sana."
Normal Sefer asla kabul etmezdi dediği şeyi ama şu bir kaç günde çok hızlı bir değişim yaşamıştık. Olumlu bir değişimdi bana göre, o yüzden başımı olumlu anlamda salladım. Yüzü aydınlanırken merdivenleri kontrol edip dudağıma ufak bir öpücük daha kondurdu.
Eğilip ayakkabılarını giyerken bana göz kırptı ve neredeyse koşar adım merdivenleri indi. Bende kendimi duşa attım ve akşam için hazırlanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEFER TASI
General FictionMahalledeki kilolu gence yanık olan kıro ağır abi Ulaş Kiloları yüzünden alay konusu olduğunu düşünüp depresyona giren Sefer