8.bölüm

8.8K 485 31
                                    

Yanaklarımı okşayan ılık parmakların verdiği hisle dudaklarım kıvrıldı, parmaklar minik dokunuşlarla dudaklarıma indiğinde gözlerimi araladım.

Ulaş yüzündeki tapılası gülümsemeyle beni izliyordu, dokunduğu yanağım kaşınmaya başlamıştı. Elimi uzatıp hafifçe kaşırken gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmıyordu.

"Ulaş, yüzüme delik açtın." Sessizce güldükten sonra ayağa kalktı, altında sadece boxer olduğu için sabah neşesi yaşayan üyesine kocaman olmuş gözlerimle bakakalmıştım.

Dün o kadar çok boşalmıştık ki, tamamen birlikte olmasak ta çok zevk almıştık. Şuan tekrar sertleşebilmesi mucizeydi, ben onun aletine bakarken elini çamaşır lastiğine atıp indirecek gibi yaptığında hızla ayağa kalktım.

Hareketlerime gülüyordu, üstüme bir tişört geçirip kızaran yüzümü yıkamak için banyoya attım kendimi. Soğuk suyu yüzüme çarparken aklıma dün Ulaş'ın işyerine gitmediği geldi, bütün akşam ve gece benimle ilgilenmişti.

Kapı yine çalındığında koşarak kapıya gittim, yine Kürşat kapıdaydı. Suratı bir tuhaftı, içeri doğru bakıp tekrar bana döndü. Tedirgin gibiydi.

"Enişte abiye bir seslensene sana zahmet, bir konuşmamız lazım." Onu mutfağa alıp Ulaş'ı çağırdım.

"Kürşat mutfakta, seninle konuşması lazımmış. Bir bak istersen, suratı bir tuhaftı."

"Tamam yavrum, sende altına bir şey giyip gelirsin yanımıza." Başımla onaylayıp dolabıma yöneldim.

"Hayır abi, sıkıntı yaratmasına izin vermedik tabi de, zırto epey dağıttı kendini. Bu gece gel bir görün şu şerefsize diyorum ben."

Ben mutfağa girdiğim gibi susmuştu Kürşat, Ulaş gariplik yokmuş gibi konuşmaya devam ettiğinde bana bir süre daha bakıp devam etti konuşmasına.

"Tamam biraderim, akşam geliriz bizde zaten mekana. Her gece gelecekse bu gece alır alacağını, zaten bir daha isteyecek ağız bırakmam onda."

"Tamam abi, ben kapıya fazladan iki kişi koydum silahlı. Sıkıntı olursa diye haberin olsun." Kürşat'ın gözleri yine bana kaydığında Ulaş hafifçe masaya vurdu.

"Kürşat siktirtme gözünü, ne hale döndüğümü biliyorsun kıskanınca."

"Yok abi ben enişteden bir şey rica edecektim, olursa tabi." Benden ne isteyebileceğini düşünürken en olmayacak şey oldu. Kürşatın kulaklarından boynuna doğru bir kızarıklık yayıldı.

Ben hayretle ona bakıyordum, ne yumurtlayacaktı da bu kadar kızarıyordu acaba. Hep arsız ve piç halini gördüğüm için bu hali bana çok garip gelmişti.

"Neymiş rican?" Diye sorduğumda gözlerini yere indirdi, bana bakmıyordu Ulaş korkusuyla.

"Enişte, geçenlerde bir güzellikle gelmiştin ya hani. Böyle makyajı desen o biçim, kıvrak yürüyüşlü bir güzel vardı yanında. Akşam diyorum onu getirsen mekana, tanışsak."

Cemre'den bahsettiğini anlamamam için aptal olmam lazımdı, Ulaş'ın bana baktığını fark ettiğimde gözlerindeki acıyı gördüm. Sertçe yutkunup ayağa kalktı ve kaskatı hareketlerle odama girip kapıyı sertçe kapattı.

"Senin anlatışının ağzına sıçayım Kürşat. Kalk siktir git, yallah." Onu kolundan kapıya sürükleyip resmen kapıya attım kedi yavrusu gibi.

Odama girdiğimde Ulaş yatakta oturmuş, üç numaraya vurulmuş saçlarında parmaklarını gezdiriyordu. Yüzü yere dönük olduğu için göremesem bile kötü olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.

Elinin birisini tutup kendi ellerime hapsettiğimde titrediğini fark ettim. Bir elimi yüzüne çıkartıp çenesini tuttum ve kafasını kaldırdım. Görmeyi en son beklediğim şey ağlayan bir Ulaş'tı.

"Ulaş, yanlış anladın. Cemre benim sevgilim falan değil, o gerzek Kürşat bile anlamıştır." Sık sık nefesler alıyordu ama beni duymuyor gibiydi.

"Canım benim, korkutma beni. Bak akşam geldiğinde sen de göreceksin, sadece çok iyi bir arkadaşım o benim. Korkma, benim seninle olduğumu bile biliyor zaten."

Sonunda gözlerime baktığında sertçe yutkundu, gözyaşlarını sildim şefkatle. Ellerinin titremesi geçmiyordu hala, eğilip saçlarına öpücük kondurdum. Nefesi biraz daha iyiydi, alnını öptüm, gözlerini, yanaklarını ve burnunu.

Yüzünü yukarı kaldırmış öylece benden gelen ilgiyi bekliyordu, dudakları aralıktı. Dudaklarımı yalayıp dudaklarının arasından dilimi soktum, üst dudağının içini hafifçe yaladığımda dilini dilime dokundurdu hafifçe.

Muziplikle başlayan şey arzu yüklü bir öpüşmeye dönmüştü, nefes nefese dudaklarından ayrıldığımda istekle parlayan gözlerini gözlerime dikti.

"Başkasının sana dokunmuş olduğunu düşününce delirecek gibi oluyorum." Fısıltısı sessizliği delip geçerken söyleyip söylememekte kararsız kaldım, ama ondan gizlememe gerek yoktu bence.

"Kimse olmadı Ulaş, ne kadın ne erkek. Kimse bana o şekilde dokunmadı senden başka, ilk öpücüğümü bile sana verdim ben. Daha ne diyebilirim ki sana."

Gözleri hızla gözlerime çevrildi, ciddiyetimi çözmeye çalışıyordu belki de. Gözlerimi çekmeden dürüstçe ona baktım, herşeyde ilkim olacağını bilmesi gerekiyordu.

Alt dudağını ağzına alıp ayağa kalktı, beni hızla kollarına aldığında nefesim kesilmişti. Kollarına aldığı bedenimi yerimizi değiştirip yatağa uzattı, üstümde kollarından destek alıp yükselmişti ve ben bu haline aşırı yükseliyordum.

Sağımda kalan dövmelerle kaplı koluna yumuşak bir öpücük kondurdum. Dudaklarını yanağıma bastırdı hemen, ordan boynuma doğru ilerlerken onu istemeye istemeye durdurmak zorunda kaldım.

"Ulaş, mekana gideceksek eğer benim sunum için yazımı tamamlamam ve giyinip hazırlanmam gerek. Cemre'yi de arayacağım daha ama Kürşat pek heveslenmesin. Onun tipi değil pek."

Bana ıslak ve aralık dudaklarıyla bakarken az kalsın onun bakışlarına kanacaktım. Dudaklarına sert bir öpücük kondurup üstümden kalkması için hafifçe ittim. Toparlanıp evden çıkarken gözleri bir an bile benden ayrılmıyordu.

Merdivenlerden inerken bile dönüp dönüp bakıyordu, gözden kaybolunca kapıyı kapatıp içeri girdim. Telefondan Cemre ile olan mesajlaşma kısmına girdiğimde zaten bana mesaj attığını gördüm.

Cemrecik : Sevgilimin makyaj yapmamdan bıktığı için benden ayrıldığına inanabiliyor musun canim?

Seferber : Harika zaten sen ona yirmi kat fazlaydın

Bana gel de Ulaş'ın mekanına gidip içelim birlikte

Hem tanışmış olursunuz, hem de kafan dağılır

Ne dersin?

Cemrecik : Ooo manitanın mekanına gidip içecek miyiz yani kuşum

Sence ben buna hayır der miyim?

Tabiki de demem, hemen çıkıyorum

Üstümde bol kot ve siyah kurukafalı gotik tişörtüm var uyar mı

Seferber : Hadi gel, süper 👍

SEFER TASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin