Salonda, tam babamın karşısında gergin ifadesiyle oturan Ulaş'a gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Ailemle tanışmaya çikolata, çiçek ve bir tepsi baklavayla gelmişti. Sanki kız istemeye gelir gibi, takım elbiseli, jilet gibi traşlıydı.
Bol bol yutkunarak babamın sorularına cevap verirken gözlerini arada kaçamak bakışlarla bana çeviriyordu. Annem ilk başta karşı çıksa da şimdi halinden mutluydu, sonuçta efendi konuşmasını biliyordu sevgilim.
Bana bakarken dalıp aşık gülümsemesi yüzüne yayılırken babam bunu fark etti. Bana ters bir bakış atsa da kızmış gibi görünmüyordu. Ulaş toparlanıp babamın sorgusuna döndüğünde boynuna doğru süzülen terleri fark ettim.
"Hayatım, istersen bir de işkence yap elektrikli falan. Ne dersin?" Annem salona dalıp Ulaş'ı babamdan kurtarırken ben sonunda kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Ulaş gülüşüme bakarken kendisinin de gülümsediğinin farkında değildi.
"Ne güzel gülüyor, kurban olduğum." Annemle babam, benim gülüşümü izleyen Ulaş'ın dedikleriyle bana döndüler. Yüzüm kesinlikle kıpkırmızı olmuştu.
Çayları dağıtıp herkes oturunca normal bir aile sohbeti havasına girmiştik. Babamın ağzından hiç duymayı beklemediğim sözler dökülene kadar rahatça oturuyorduk.
"Eee, damat bey, nikahı hangi ülkede yapmayı planlıyorsunuz bakalım. Evlenmeden gezip tozacak değilsiniz herhalde." Ben şokla babama dönerken Ulaş put gibi kalakalmıştı.
"Biz..." diyebildi, gerisi gelmedi.
"Oğlum, evlenmeyin desem sorun olur da, evlenin diyorum. Bunda tutulacak ne var şimdi?"
Ulaş kendine geldiği gibi atılıp babamın elini öpüp başına koydu, heyecanı tavan yapmıştı. Annemin de elini öptüğünde sevinçle bana baktı, bayram çocuğu gibiydi koca ağır abi.
"Benimle nerede evlenmek istersin, he yavrum?" Onunla olduğum sürece neresi olduğu önemli değildi benim için.
"Ulaş, seninle evlendiğim sürece nerede evlendiğimiz, inan ki hiç önemli değil."
Sıcaklığına bayıldığım vücuduna çekip sımsıkı sarıldığında, arkadan gelen yalancı öksürük sesiyle hızla benden ayrıldı. Elini cebine attığında siyah kadife bir kutu çıkartıp önümde diz çöktü.
"Bunu daha önce yapmak istiyordum, elimde olmayan sebeplerle gecikti. Seni herşeyden ve herkesten çok seviyorum, benimle bir ömür Beşiktaş maçlarına gitmeye, marş söyleyerek maç izlemeye ve tüm deplasmanlara gitmeye var mısın?"
Ailem kahkahalara boğulurken ben oldukça mutluydum. Elini tutup büyük olanı parmağına geçirip dudağına bir öpücük bıraktım.
Elimi tutup sol yüzük parmağıma taktığı yüzük tam olmuştu, ayağa kalkıp başımı göğsüne gömdüğünde kalp atışlarını duydum. Son sürat atan kalbi durulacak gibi değildi, saçlarımda dudaklarını hissettim. Kokumu içine çektikçe yavaşladı kalp atışları, ailemi hatırlayıp hafifçe geri çekildim.
İkisi de bizi gülümseyerek izliyorlardı, annem çaktırmadan gözlerini silerken babam onu kendine çekip sardı. Ailem ve ailem olan sevgilim sayesinde geleceğe umutla bakıyordum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEFER TASI
General FictionMahalledeki kilolu gence yanık olan kıro ağır abi Ulaş Kiloları yüzünden alay konusu olduğunu düşünüp depresyona giren Sefer