16: OYUNDAKİ PİYON

6.5K 560 319
                                    

Okuduğunuz için şimdiden çok teşekkürler. Yorumlarınızı ve oylarınızı merakla bekliyor olacağım. Bölümü yazarken dinlediğim şarkıyı da şuraya bırakmak isterim. 👉🏼👈🏼 O zaman keyifli okumalar diyorum ve aradan çekiliyorum. 🥹

Şarkı: James Arthur - Train Wreck

Şarkı: James Arthur - Train Wreck

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yanılmak istedim. Hayatımda ilk defa birisi hakkında yanılmak istedim.

Dudaklarımın üstündeki ele tutunurken gözlerinden başka hiçbir yere bakamıyordum. İftiraya uğramanın kızgınlığını arıyordum içlerinde; haksızlığa uğrayışını bana gözleriyle inkar etmesini bekliyordum. Fakat yoktu; hiçbir inkar etme kaygısı yoktu. Sessizliğin bize tabut olduğu dakikalar boyunca, kararlı bir ketumluluk içinde suratıma bakmakla yetinmişti. Kime bulaştığını anla, diyen bir durgunluğa bürünmüştü.

"Saçma sapan konuşma, Mercan." Adamın asabiyet dolu gür sesi, suskunluğa vurulan ilk darbe oldu. "Karnındaki şey seni fazla korkusuz yapmış belli ki. Konuşma iyice çirkinleşmeden evine dön istersen."

"Karnımdaki şey mi?" Hayretle sarsılan bir gülüş duyuldu. "Karnımdaki şey dediğin senin çocuğun! Nasıl bu kadar aşağılık birisi oldun sen?"

"Mercan, sınırını aşma!" Ani bir gümbürtü gibi evi inleten bağırtı irkilmeme neden oldu. Kanıma karışan gerginlik bana gözlerimi yumdurmuştu; sakinleşmek için derin derin soluklandım. "Aklını kullan biraz kızım. Kucağında bebekle seni bu evde yaşatırlar mı sanıyorsun? Ben paçayı sıyırırım da senin hiçbir türlü kurtuluşun olmaz. Hayal dünyandan çık artık."

"Annesi olarak ben yaşayamıyorsam, babası olarak sen de yaşayamayacaksın." Alçalan sesi neredeyse fısıltıyla çıkıyordu. Öfkesini duyabilmek gitgide zorlaşmıştı. "Devrileceksek birlikte devrileceğiz."

Ansızın tok bir kahkaha patladı. Yavaş yavaş sönen bu ani gülüş, sertçe verilen bir nefesle son bulmuştu. "Benim devrilmeye hiç niyetim yok. Madem bu kadar heveslisin, o zaman tek başına devrileceksin. Şimdi çıkıp gidiyorsun bu evden."

Anlamsız debelenmelere basamaklara çarpan sert adımlar karıştı; hemen sonra aşağıdaki kapı açılarak, kısa bir duraksamanın ardından gürültüyle kapatıldı. İkisinin de sesi kesilmişti; artık çok uzaktan, boğuk boğuk duyuluyordu tartışmaları.

Silkelenerek kendimi geriye atınca ellerini üstümden çekti. Derin nefesler alarak yüzüme düşen saçları kulaklarıma kıstırdım. Zihnimi derleyebilmenin telaşıyla dolduğum bu kısacık an boyunca tek kelime dahi etmemişti. Sonunda gözlerimiz kesişince istifinin dahi bozulmamış olduğunu gördüm. Sırtını duvara yaslamış, ellerini cebine sokmuştu. Sanki az önce ağır ithamlara maruz kalan kendisi değilmiş gibi tasasızdı.

"Bu konu hakkında hiçbir şey sormayacağım sana." Sesimdeki suçlayıcılık beni bile şaşırtmıştı. Onun da sözlerimden böyle bir ton yakalamayı beklemediği apaçıktı. Yavaşça kaşlarını kaldırmış, başını hafifçe omzuna doğru yatırmıştı. Duygularımı irdelemeye çalışan bir merakla bakıyordu şimdi. "Sana olan güvenim yeterince azaldı ama ben yine de son defa soracağım. Telefonu gerçekten imha ettin mi?"

AZALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin