36: YAN ODADAKİ YANGIN

5.8K 480 569
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniiiz! 🫶🏻 Biliyorum gecikti ama kendimi affetirmek için size 10 bin kelimelik upuzun bir bölümle geldimm. Malum günler de kaydı, haftaya cumartesi tekrar yeni bölümde buluşalım mı? ✨

Bölümün girişi küçüklüğümden tatlı bir anıyla başlıyor deseem?? Tabii sadece kalp dinleme kısmı hehe 🥹🥹🥹✨🫀 Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorumm, yıldıza basıp parlatalım lütfen ✨🥺 Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağımm en sevdiğim şey onları okumak ❤️‍🔥 Bu arada geçen bölümde Demre'nin gelinliği nasıl diye soranlar olmuş, model olarak aşağıya bıraktığım resimdeki gibi düşünebilirsiniz ama saten olacak şekilde 🥹❤️‍🔥✨

Bölümün girişi küçüklüğümden tatlı bir anıyla başlıyor deseem?? Tabii sadece kalp dinleme kısmı hehe 🥹🥹🥹✨🫀 Şimdiden hepinize keyifli okumalar diliyorumm, yıldıza basıp parlatalım lütfen ✨🥺 Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağımm en sevdiğim ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


𓅪

Çocukluğumun en heyecanlı ânı, aynı zamanda da en hüzünlü ânıydı.

Henüz altı yaşındaydım. Annemin kardeşime daha fazla sevgi göstermesiyle sinirlenerek, toy duygularla evden kaçmış; apartmanın önündeki kaldırıma çökerek saatlerce sokakta oynayan çocukları seyretmiştim.

Gitgide kararan hava bana yine babamı getirdiğinde, hâlâ küskün bir hâlde kaldırımın kenarında oturuyordum.

Karanlık çökmeden eve gelmeyen babam, bazen de günlerce hiç yanımıza uğramazdı. Sonra bir akşam tekrar çıkagelir, önceki akşamdan daha ihtiyarlaşmış gözükürdü. Böyle zamanlarda kendisini anneme affettirebilmek için, yanında hep değerli taşlarla süslenmiş pahalı takılar getirirdi. Nereden aldığını sorduğum zamanlarda da yaşlı bir kuyumcu adamın kendisine armağan ettiğini söylerdi.

Keza o gün yine, aynı yorgun adımlarla sokağın köşesinde belirmişti. Belki de hastalığı gitgide şiddetlenmişti; zaten ölümün evimize uğrayarak onu bizden almasına sayılı günler kalmıştı.

Suratımdaki küskünlüğü görünce şefkatle gülümsemişti. Yanıma gelerek tek solukta kendisini kaldırıma bırakmış, "Yine niye suratın asık senin bakayım?" diye de sormuştu.

"Kalbim kırık." demiştim, yaşıma büyük gelen bir duyguyla. 

Keyiflenerek gülmüştü. Ama belki de kederli bir gülüştü bu; artık hafızama pek inanamıyordum. Aynı hatırayı o kadar çok zihnimde evirip çevirmiştim ki, belki de çoktan hatırlamak istediğim hâle sokmuştum.

"Gerçekten kırık mıymış bir bakalım mı?" diye sormuştu, avucunun içinde kaybolan elimi tutarak. Yavaşça elimi göğsümün üstüne bastırmış, yüzümün hizasına kadar da eğilmişti. "Dinle bak. Kırılmamış bence, gayet düzgün çalışıyor."

Tenimin altındaki güçlü vuruşları hissedince hem korkmuş, hem şaşırmıştım. Gözlerimi irileştirerek babama bakmıştım. "Ne var içimde baba?"

AZALANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin