BÖLÜM 21

576 99 10
                                    

Gergindim. Üstelik bu gerginliğimin üzerimdeki kıyafetlerle alakası yoktu.

Jimin yüzündendi.

Belki de onunla bu kadar samimi olmamalıydım. Belki de kendi numaramı değiştirmeliydim. Bilmiyordum. Ne yapacağımı da ne düşüneceğimi de bilmiyordum.

"Off, ne yapacağım Holly? İyi biri gibi duruyor.. üstelik ablam da onunla konuşmama bir şey demedi.. eğer ablam izin verdiyse bir bildiği vardır değil mi?"

Holly gözlerini kırpıştırıp başını yana eğdiğinde iç geçirdim.

"Okula da gidemeyeceğim.. ailem neden bu kadar baskı yapmaya başladı anlamıyorum.. ben ne yaptım ki?"

Dolu gözlerimle dizlerim üzerine çöktüm ve anında patilerini çıplak bacaklarıma koyan köpeğimi kucağıma aldım.

"Ne yapacağımı bilmiyorum.."

Fısıldadığımda ihtiyacım olan tek şeyin ablam olduğunu hissettim. Belki de onunla daha fazla konuşmalıydım. Bilmiyordum.

"Tamam tamam, biliyorum çok sıkıldın.. hadi gidelim."

Holly'i bırakıp kalktım ve tasmasını sıkıca kavrayıp odamdan çıktım. Hala üzerimi değiştirip değiştirmemek arasında gidip geliyordum.

Dışarı çıktığımda bu karmaşadan biraz uzaklaşmak için göle yürümeye başlamıştım.

Kasabamız küçüktü ama büyük bir gölü, büyük çocuk parkı, ufak birkaç eğlence mekanı vardı. Ortalama bir kütüphaneye sahipti. Çokça hediyelik yer, mağaza, restoran ve kafe doluydu. Turizm için oldukça güzel bir yerdi. Sessiz, sakin, huzurlu ve bol yeşillikli bir kasabaydı. Kasabanın dışına yakın birkaç fabrika vardı ve ben tekstil fabrikasında işe başlayacaktım.

Esasında, dikişle, tasarımla uğraşmak istiyordum fakat burdaki fabrikalarda sadece bir tekstil vardı ve o da iplik fabrikasıydı.

Çalışmak istediğim söylenemezdi, en azından zamanı gelmeden ya da okula gitmem gerekirken bunu yapmak istemiyordum. Babama defalarca yalan söyleyip kimseyle konuşmadığımı, okuldan zaten biriyle konuşmayacağımı söylemiştim ancak.. sonuç ortadaydı. Bana inanmıyorlardı. Telefonumu da almasınlar diye mesajları da gösteremiyordum ablama yaptığım gibi.

Arada kalmıştım anlaşılacağı üzere.

Bunların bana tek artısı çocuksu ruhumdan biraz daha sıyrılıp aklımın olgunlaşmasıydı. Evet hala çoğu şey için küçük bir çocuk gibiydim ama alfa sayesinde biraz daha açabilmiştim gözlerimi.

Bana faydası dokunduğunu da inkar edemezdim.

Herkes benimle konuşmaya çekinirdi, babam kasabanın başkan adayıydı ve annem de karakolda çalışıyordu. Yaşadığım yerde fazla suç işlenmese de meşgul bir kadındı. Babamdan bahsetmek bile istemiyordum zaten. O başlı başına katı, otoriter, dediğim dedik biriydi.

Bu yüzden ne benim yalvarışlarımı ne annemin ikna çabalarını ne de ablamın saygısızlık diye adlandırdığı tartışmalarını takmamıştı. Bana neden böyle yaptığını bilmiyordum. Konuştuğum kişinin kim olduğunu düşünüyor bilmiyordum. Bana hiçbir şey söylemiyordu ama birileriyle konuştuğumun elbet farkındaydı. Sadece ben mesajları sildiğim ve arkadaşlarımı da alfa diye kaydettiğim için bir şey kanıtlayamıyordu. Denemişti. Telefonumu, tabletimi, bilgisayarımı elimden almayı denemişti ama ablam büyük bir kavga ile ona engel olmuştu.

Ablama minnettardım. Beni bebeği gibi seviyor, koruyup kolluyordu.

"Tanrı aşkına Yoongi, sen iyi misin? Dakikalardır sana sesleniyorum."

HANDS -YOONMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin