Yoongi hafifçe burnunu çekerken ona sarılan ablasına biraz daha yaslandı. Alfa dediği gibi Holly için özel bir anıt yaptırmıştı, kendi kasabasındaydı. Yoongi her ne kadar uzak olduğunu söylese de ikna edilmişti ve hala kasabanın Jimin'in olduğundan, kendisi için olduğundan haberi yoktu.
"Yoongi, gel gidelim artık bebeğim. Hasta olacaksın, daha fazla ağlama lütfen.."
Genç bakışlarını ellerine çevirdi.
"Gitti.."
Pürüzlü sesiyle fısıldadı. Yunha ıslak gözlerini elinin tersiyle silip burnunu çekti ve kardeşinin omuzlarını tuttu nazikçe.
"Hadi Yoon.. endişe ediyorum senin için."
Omega, ablasına döndü ve birkaç saniye için gözlerini birleştirdi ardından başka çaresi olmadığını bilerek başını eğmiş ve hafifçe sallamıştı. Hoseok yanlarına gelip kalkmalarına yardım ederken Taehyung da Yoongi'ye sarılmıştı.
"Eve gitmek, artık orda kalmak istemiyorum.."
Yunha buna karşı bir şey demedi. Küçük kardeşi ne istiyorsa onu desteklerdi.
"Abla.. birkaç gün sonra toparlanıp sana gelebilir miyim? Hoseok hyung?"
Yoongi alfaya çevirdi bakışlarını.
"Ben- ben zaten işe başlayacağım, biraz çalışıp kendime ev tutarım, sizi fazla rahatsız etmem-"
"Neler diyorsun Yoon, ne rahatsız etmesi? Sen de benim kardeşimsin, istediğin kadar bizde kalabilirsin. Ben zaten tamamen Yunha'da kalmıyorum."
Yoongi minnet dolu bakışlarla başını salladı. Ablasıyla arkaya bindikten sonra Taehyung da yanına geçmiş, Jungkook ön koltuğa geçerken Hoseok sürücü koltuğuna yerleşmişti. İç geçirip etrafına baktı.
"Taehyung.. Jimin nerde?"
Omega çocuk arkadaşına dönüp saçlarını okşamaya başladı.
"Acilen bir yere gitmesi gerekiyordu Yoon, seni bize bırakıp gitti. Geçe kalmayın, Yoongi hastalanır demişti."
Kızarmış yanaklarıyla önüne döndü. Gece olmuştu. Kimseyi dinlememiş ve anıtın başından kalkmamıştı. Ağlaması dursa dahi başını taşa yaslayıp toprağı okşamıştı. Ayrılmak istemese de diğerlerini de kendiyle tutuyordu ve bunu istemiyordu. Jimin'in ne zaman gittiğini ise hiç fark etmemişti, neden gittiğini bilmiyordu.
"Geldik. Seninle kalmamı ister misin Yoon?"
Yunha sakince konuşurken kardeşi başını iki yana sallamıştı. Sadece yalnız kalmak istiyordu, günlerdir olduğu gibi.
Arabadan inip diğerleriyle vedalaştı ve evin kapısını çaldı. Kapıyı annesi açarken yüzüne bile bakmayıp odasına çıkmıştı. Ne annesini ne de babasını görmek isstemiyordu. Onlardan uzak durmak istiyordu. Fakat onlar istemiyor olmalıydı ki kendisi kıyafetlerini hazırlarken ailesi odasına girdi. Uğraşmak istemediği için tepki vermeden işine devam etti.
"Yoongi."
Kadının sesini duysa da dikkatini vermeden bornozunu aldı.
"Yoongi, gel otur şuraya. Bugün yeterince saygısızlık yaptın, daha fazla buna devam etme."
Omega sertçe yutkundu.
"Saygısızlık ha.. size en başından takınmam gereken tavırlardı bunlar. Bana yalancılarla iletişim kurmamamı siz söylemiştiniz."
Sakince konuşsa da öfkeliydi.
"Ne saçmalıyorsun? Ne diyerek kandırdılar seni-"
"Kimse beni kandırmadı. Sizin dışınızda. Bütün yalanlar sizdeymiş meğer. Bütün aldatmaca sizin başınızdan çıkmış."
Bakışlarını karşısındaki çifte çevirdi. Babası kaşlarını çatarken annesi tedirgin olmuştu.
"Anlamıyorsun, sana ne söyledilerse bizden uzak tutmak istedikleri açık.-"
"Bana bir şey söylemediler. Her şeyi izledim, gördüm. Üzerinde oynayalım denilen bütün kayıtları izledim. Daha fazla yalanlarla doldurmayın zihnimi. Gerçekler gün gibi. İtiraf edin gitsin, daha da küçülmeyin."
Tekrar önüne dönerken bir süre sessizlik oldu. Derin bir nefes alıp yere dikti bakışlarını.
"Birkaç gün sonra temelli gideceğim burdan. Bu evden."
Annesi ve babası şaşkınlıkla dururken tepkilerini görmek istemeyerek banyoya ilerledi.
"Olduğun yerde dur Min Yoongi! Ne demek gideceğim, bu evden hiçbir yere adım atamazsın!"
Annesi öfkeyle konuştuğunda yutkundu. Ailesinin derdi neydi gerçekten anlamıyordu. Bu kadar mı istiyorlardı Park sürüsünün soyunu kurutmayı?
"Size danışmadım, izin almadım. Benim bir ruh eşim var ve daha fazla burda kalmak, sizin yüzünüzü görmek istemiyorum."
Babası kinli yüzüyle oğlunun yanına gelip kolunu sertçe tutarken çenesini kastı, dişlerini birbirine bastırdı omega genç. Artık ailesine baş eğmek istemiyordu. Sertçe çekti kolunu. Adamı ittirip banyoya girdi ve kapıyı sertçe kapatıp kilitledi. Kafasına koymuştu bir kere, gidecekti. Alfasına gidecekti. Daha fazla yalanların içinde yaşayamazdı.
Alfa hızlıca eşini odadan çıkardı. Kadın gerginlikle adama bakarken onun etrafı incelemesini bekledi. Gözleri birleştiğinde sessizliğini korudu.
"Yoongi'nin gitmesine izin veremeyiz. O herif ölmeden bu evden çıkamaz anladın mı? Ben eve birkaç alfa getireceğim, biz yokken başında duracaklar. Penceresini de açamasın diye yapacağım. Odadan çıktığında yanında biri olacak onun dışında hep kilitli olacak. Kimse onu burda zorla tuttuğumuzu bilmeyecek eve hiç kimseyi almayacaksın duydun mu? Gerçekleri yaymalarını engellemek zorundayız."
Kadın hızlıca başını salladığında adam gülümsedi. Aklına koyduğu her şeyi yapacaktı.
Oğlunun başına bir şey gelir mi umrunda değildi.
- - - --------
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.