9* ykwim?

84 26 13
                                    

(yot club- ykwim?)

Yaklaşık 15 dakika boyunca uzaklara dalmış bir şekilde, balkonda öylece oturuyordum. En sonunda derin bir nefes vererek ayağa kalktım. Onlar gelmeden gitmeliydim buradan.

Hızlı adımlarımı odama taşırken anneme seslendim, "Anne, ben çıkıyorum. Biraz kütüphaneye gideyim, az kaldı sınava diye boşlamayayım dersi." Titreyen sesimi ne kadar kamufile etmiştim bilmiyordum ama denediğim âşikardı. "Tamam, kızım." dedi annem.

Hemen üzerimi değiştirip çantamı koluma taktım. Gelmek üzerelerdir, hızlı ol Efla! İç sesim haklıydı, hızlı olmalıydım.

Kendimi kapıdan dışarı nasıl attım bilmiyordum bile. Hemen kapının yanındaki apartman merdivenine oturdum ve titreyen ellerimle öncesinden -gereğinden sıkı- bağladığım bağcıklarımı açmaya çalıştım. Apartmanın 3. katında oturuyorduk biz.

Aşağıdan dış kapının sesinin geldiğini duyar gibi oldum fakat o an o kadar stresliydim ve o kadar beceriksizce uğraşıyordum ki bağcığın düğümünü açmakla, umurumda değildi duyduğum sesler.

Dış kapının kapanma sesini duydum ve ardından yukarı gelen ayak seslerini... Komşudur Efla, sakin ol. ÇÖZ ŞU BAĞCIKLARI ARTIK! "Hay sikeyim böyle işi!" diye söylendim kendi kendime.

Biraz daha uğraştıktan sonra nihayet başarabilmiştim açmayı. Hızlıca ayakkabılarımı giydikten sonra aşağı inmeye başladım, koşar gibi bir hızla.

2. katta Ahmet Abi'yi görmemle birlikte rahatlamış bir şekilde nefes verdim, Onlar değilmiş Efla! EVET İÇ SESİM, EVET! Ona başımla selam verdim, kocaman gülümseyerek. Ve hızımı kesmeden son kata indim. Elimi dış kapıya uzattım ve tam o sırada telefonum bir kaç kere titredi. Kapıyı açtım ve kendimi dışarı atarken telefonumu çıkarıp açtım.

Mesaj Ferit'tendi.

Sohbete girdim ve mesajları okurken dış kapının küçük merdivenlerini inmeye başladım. Yanımda bir hareketlilik hissettiğimde aynı zamanda burnuma çok tanıdık koku geldi, özlemle sızladı kalbim. Kafamı kaldırıp bakacaktım fakat mesajlara olan şaşkınlığım, mesajları ağzım açık bir şekilde okumama ve ekrandan kafamı kaldırmamama sebep oldu. Hem o kokuyu hep alırdım, karanfil kokusunu... Delirmiştim herhalde. Umursamadım.

Ferit: Okula neden gelmedin?

Ferit: Çok merak ettim seni

Ferit: Efla

Ferit: Ben sana aşığım sanırım

Ferit: Bir konuşabilir miyiz lütfen?

Ferit: Ders çalıştırma muhabbeti de bu konuyu konuşabilelim diyeydi

Ferit: 50 almadım, yalan söyledim

Biz doğru düzgün mubabbet bile etmedik ki Ferit'le? Ne aşık olması? Ayrıca yalan söylediğini nasıl bu kadar rahat bir şekilde dile getirebiliyor? İç sesimi susturdum, şu an bunu düşünemezdim. Zira Buğra, birazdan burada olabilirdi.

Telefonumu kapatıp adımlarımı hızlandırdığımda telefonum tekrar tekrar titredi fakat Ferit'ten olabileceği ihtimali merakımı sıfıra indirmişti.

Sahile gittiğimde adımlarım yavaşladı. Banka oturup denize bakarken derin bir nefes verdim. "Bugün de kaçtın Efla, hadi yine iyisin." diye mırıldandım.

Sahili incelerken anılar henüz kabuk tutmamış yaralarımı eşeliyordu ve benim tek yaptığım burukça gülümsemek oldu.

🌬

elfida/yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin