18* die for you

73 20 80
                                    

♡ 

(the weeknd- die for you)

"Giyecek bir şeyler vereyim mi? Rahat edebilecek misin o pantolonla?" diye sordu Buğra.

"Bilmem ki, ederim herhalde." dediğimde, "Yok, pantolonla rahat edemezsin. Ben sana benim eşofmanlardan birini vereyim." dedi dolabını açarak.

Yatağının üstünde oturuyordum. Bir süre sonra gri bir eşofman çıkardı dolabından, bana uzattı. "Al, giy bunu." dedi.

Başımı salladım, üzerine örteceği pikeyi kucakladı ve bir de yastık aldı, "İyi geceler güzellik, ben gideyim." dedi.

Gülümsedim, "İyi geceler Buğra..."

Göz kırpıp odadan çıktı.

Elimdeki gri eşofmanı süzdüm, olurdu bana herhalde. Eşofmanı giydim. Tam oturmamıştı, çok da bol değildi ama gayet rahattı.

Bir kişilik olamayacak kadar büyük, çift kişilik olamayacak küçük bir yataktı. 1 buçuk kişilikti büyük ihtimal. Ayı.

Daha fazla beklemeden yatağa kuruldum ve gece lambasını söndürdüm. Burnuma gelen yoğun karanfil kokusuyla memnuniyet dolu bir ifade oluştu suratımda, gözlerimi yumdum.

Birkaç dakika bir o yana bir bu yana döndüm, yerimi yadırgamıştım sanırım.

Ya da Buğra'nın yatağında uzanmak, beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu.

Sağa sola dönmekten vazgeçip sırt üstü konumlandım ve bakışlarımı tavana diktim. 1 koyun, 2 koyun, 3 koyun... Of, olmuyor! 1 Buğra, 2 Buğra, 3 Buğra, 4 Buğra...

Kapım tıktıklandı, "Girebilir miyim?" diye fısıldadı, az önce ismini koyun yerine koyup uykuya dalmaya çalıştığım çocuk. Gece lambasını açtım.

"Gir." dedim yavaşça, yatakta doğruldum.

Kapıyı yavaşça açarken ilk başta kafasını uzattı içeriye doğru, "Selam."

Sonra tamamiyle içeriye girdi ve kapıyı ardından kapattı.

"Ne arıyorsun burada Buğra?" diye sordum, sesimi kısık tutmaya özen gösterirken.

"Benim odam değil mi? İstediğim zaman gelirim, sana ne." derken yanıma adımladı, "Kay."

Kaşlarımı çattım, "Ne?"

"Kay, yanına uzanayım."

"Sen iyice sapıklaştın."

"Bunu 'Hadi şimdi sevişelim.' diyen kişi mi söylüyor? Ayrıca yanına uzanacağım, sapıklıkla ne alakası var?"

Yavaşça yana kayarken, "Sapık." dedim. "O 'Hadi şimdi sevişelim.' şeyini ben söylemedim, iç sesim söyledi ayrıca." diye ekledim.

"Teknik olarak, her hâlukarda sen söylemiş oluyorsun." derken yanıma uzanıyordu.

Ofladım, "Hep haklı olmak zorunda mısın?" dedim hemen sonra.

Vücudunu bana doğru çevirdi, bir kolunu kıvırıp kafasının altına koydu, "Evet." dedi.

Ben de ona doğru döndüm, gözlerime bakan gözlerini inceledim. Boşta olan kolunu bana doğru uzattı yavaşça, kolumu parmak uçlarıyla okşamaya başladı. Yutkundum.

"O çocuğu tanıyor muydun?" diye mırıldandı biraz sonra.

"Hangi çocuğu?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"O seni takip eden orospu çocuğunu?"

Kaşlarımı çattım, "Küfür etme. Evet, tanıyorum."

Karanlıkta seçemesem de şaskın bir yüz ifadesine büründü suratı, "Nereden?"

elfida/yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin