20* džanum

75 16 31
                                    

(teya dora- džanum)

Yemyeşil çimlerde uzanıyordum, bir ağacın altında. "Meleğim..." dedi anılarım. Başımı çevirdim ve bakışlarımı sesin sahibinin elalarına odakladım. "Ölme, n'olur..." dedi titremeye başlayan sesiyle.

"Buğra..." dedim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. "Efla..." dedi o da. "Bu benim elimde değil aşkım. Keşke olsaydı ama değil. Elimden gelen sadece dua etmek, hep edeceğim... senin için.

"Ben... Ben sen ölürsen yaşayamam Efla." dedi bu sefer de. Uzandığım yerden doğruldum ve aynı onun gibi oturur pozisyona geldim. Elimi, sol gözünden aşağıyı kendine rota çizmiş gözyaşına uzattım. Baş parmağımla tuzlu tadın dudaklarına yönelmemesini sağladım.

"Yaşamak zorundasın." dedim net çıkan sesimle. "Ben hep senin yanında olacağım aşkım, hep..." diye ekledim.

"Hayır, hayır!" diye bağırdı ayağa kalkarken. Bakışlarımı yukarıya çevirdim. "Buğra..." dedim amaçsızca. "Ölürsen, ben de ölürüm Efla." dedi.

"Kendine iyi bakmak zorundasın. Benim gözüm arkada mı kalsın istiyorsun? Mezarımda huzursuz mu olayım istiyorsun?" diye sorular sorduğumda ağlamaya başladı.

"Ölmeyeceksin, deme mezar diye. Yok mezar, yok hayır!" diye bağırırken gürültülü bir şekilde ağlıyordu.

Ayağa kalktım ve beline sarıldım. "Yapma, ne kadar canımı yaktığının farkında değilsin. Yapma Buğra... Ağlama." dedim. Ağlaması durdu. "Özür dilerim." dedi titrek bir nefes verdikten hemen sonra.

"Sorun değil Buğra..." dedim.

"Ben de senin yanında gelirim." dedi. "Seninle gelirim, ayrılmayız." dedi bu sefer de. Başımı göğüsünden kaldırıp bakışlarımı gözlerine diktim, kaşlarımı çattım. Gözlerindeki ciddiyeti gördüğüm gibi ayrıldım ondan, "Saçmalama, uzak dur benden!" dedim sinirle.

"BEN ÖLDÜM DİYE SEN DE ÖLEMEZSİN! SİKEYİM BÖYLE İŞİ! BUĞRA YAPMA ŞUNU!" diye bağırırken sinirle geri geri adımlar atıyordum. O ise bana doğru adımlar atıyordu, bakışlarındaki korku yerin dibine girme isteğimi körükledi. O an ölmeliydim.

"Söz ver bana..." dedim sesimi kontrol altına almaya çalışırken. "Söz ver." dedim tekrar. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatıyor, kalbimin acısı kendini unutturmuyordu. Onun hali de farklı gibi değildi. "Ben ölsem de iyi olacaksın. Kendine iyi bakacaksın. Ve belki de aşık olacaksın. Evleneceksin, çocukların olacak. Mutlu olacaksın Buğra... Evet şimdi, söz ver." dediğimde.

Kaşlarını çattı. Başını sağa sola sallarken dudaklarını araladı, "Asla." dedi.

"Asla yapamam bunu, bunu benden isteyemezsin! Sen seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun, sana ne kadar aşık olduğumu. İsteyemezsin bunu benden." dedi inanamıyor gibi.

"Asla söz vermem bunun için sana." diye fısıldadı bu sefer.

Bir adım daha geriye attığımda ayağım boşluğa bastı ve yere düştüm.

"Zorundasın..." diye fısıldadım.

"Hayır, yapamam." dediğinde kalbimin ağrısı dayanılmaz bir haldeydi. Elimi kalbime götürdüm.

"İyi misin meleğim?" diye sordu bana doğru gelirken. "İyi olacağım, söz verirsen." dedim. Onun hayatının mahvolmasına göz yumamazdım, o yaşamalıydı.

elfida/yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin