2. bölüm

49 9 10
                                    

Sabah uyandığım da kuşlar ötüyor ve güneş parlıyordu.
Penceremden giren hafif rüzgar perdeleri uçuşturuyordu.
Yatağımdan kalktım ve derin bir nefes aldım. Ellerimi ve yüzümü yıkadım ve odama geri döndüm o sırada içeriye Gülse girdi.

-Günaydın efendim. Kahvaltınızı getirdim.
-teşekkür ederim gülse masaya bırakıp çıkabilirsin.

Gülse masaya tepsiyi bırakıp odadan çıktı.
Tepside klasik bir kahvaltı vardı yanındada portakal suyu ve mis gibi çiçekler.
Karnım çok açıkmıştı hemen oturdum ve hepsini afiyetle yedim.
Daha sonra ağzımı mendilim ile sılip dişlerimi fırçalamaya gittim.
Üstüme av kıyafetlerimi giydim. Av kıyafetinin üstünde kim olduğumu belirten bir işleme vardı.
Yayımı ve okumu aldım.
Herşeyim tam olunca Bahçeye indim.
Bahçıvanlara selam verdim ve saraydan çıktım.
                                 ■■■

Ormanda gezerken aklıma dün gece ormanda olanlar geldi ve ani bir kararla yasak ormana yaklaşmaya karar verdim.
Hızlı adımlarla olabildiğince yakınına gittim.
Çok güzel bir koku yayılıyordu içeriden.
Sanırım sümbül kokusuydu.
İçeriye girmek istedim bir şey beni oraya çekiyordu sanki.
Yayımı sıkıca tuttum ve telleri takip ettim.
Bir süre sonra bir kapıya denk geldim.
Buraya kimse girmiyorsa kapının ne işi vardı?
Kilidi açıktı bunun anlamı burada birisi vardı yada birileri.
Kapıya hafifçe dokunduğumda hemen açıldı.
Girmelimiyim diye düşündüm.
Artık içeride yaşam olduğuna emindim.
Ormanın derinliklerine doğru baktığımda yerde bir kaç balta gördüm.
Kesinlikle yaşam vardı.
Yayıma bir ok taktım ve iyice gerdim.
Dikkatli adımlarla içeriye girdim.
Ormanın derinlerine doğru ilerlerken gelen sesle irkildim hızlıca arkama döndüm ve başımda yoğun bir acı hissettim gözlerim karardı ve yere çarptığımı hissettim.
                                 ■■■
Gözlerimi yavaş yavaş açtım ve bir oradaydım ve koltukta yatıyordum.
Başımda bir kaç çocuk vardı.
Çocuklardan en küçük olanı bağırmaya başladı.

-UYANDI! UYANDI! O UYANDI!

ve koşarak dışarıya çıktı.
Kafamdaki ağrıyı hissetmem inlememe sebep oldu ve doğrulmaya çalıştım ala yapamadım.
Bir süre sonra kapı açıldı ve içeriye bir adam girdi uzun boylu kalıplı bir adamdı.
Yüz hatları belirgindi.
Saçları ve gözleri gece kadar siyahtı.
Açık tenliydi.
Çocuklara çıkmaları için işaret yaptı.
Çocuklar hemen onu dinlediler ve dışarıya çıktılar.
Adam yanıma geldi ve dikilmeye devam etti bana dik dik bakıyordu.
-sen kimsin be!?
-bana artemis diyebilirsin.

Sinsi bir şekilde güldüm

-Artemis halı markası değil mi ya

Yüzünü buruşturdu

-ha ha ha! Komik misin sen?

Yüzüme yapay bir gülümseme yerleştirdim ve gücümü toplayıp ayağa kalktım.
Kapıya yöneldiğimde beni omzumdan tuttu ve çekti dengemi son anda sağladım ve düşmedim.

-Ne yapıyorsun be hayvan!

-sen nereye gittiğini sanıyorsun?

-burdan çıkıyorum ve evime gidiyorum.

-hadi ya! Oldu emredersiniz. Başkalarıyla bir isteğiniz?

-yok.çekilebilirsin.

-sen kendini ne sanıyorsun be

-hmm düşüneyim

Parmaklarımı şıklattım ve ekledim

-prenses ve geleceğin kraliçesi.

-hayal dünyasında yaşıyorsun. senin gibi sinir bozucu bir cüce prenses olamaz. Sen ve prenses olmak öyle mi?

-beğenemedin mi!? Hem şaka falan mı yaptığımı sanıyorsun?

yasak krallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin