Bir süre daha dinlendikten sonra üzerime önceki kıyafetlerimi geçirdim. Son olarak hırkamı giyerken dışarıdan sesler gelmeye başlamıştı.
"Bırak beni Jack. Ondan ses gelmiyor. Lütfen bırak!"
"Doktor Grifin bizi içeri alın lütfen!" Bu sesler Austin ve ikizlerin sesiydi. Benim çığlıklarımı duymuş olmalılardı. İçeri almaları için Bayan Grifin'e dönmüştüm ama başka bir ses daha duyuldu.
"Sakin olsanıza. İlk defa mı duyuyorsunuz sanki. Önce Bayan Freya girip bakacak. Konuşmaları gereken konular var. Sen de yerinde dur artık Austin çocuk değilsin. Sizde gidip dikkat çekmeyin zaten aynı oda da kalıyorsunuz." Diğerlerini azarlaması acayip sinirime gitmişti.
Doktor Grifin bana gülümseyip işine geri döndü. Bende hızla dışarı çıktım. En azından denedim. Kapıyı açar açmaz Jamse'la çarpıştım ve üstüne üstük üstüne düştüm. İlaçların etkisiyle ve bir anda kalkmamla bacaklarımda beni taşıyacak güç bulamadım.
Hala üzerinde dururken olmayan sesimle özür dilemeye çalıştım.
"özür dilerim... kalkmama yardım eder misin..." Bana ters bir bakış atıp hızla ayağı kalktı. Beni de yata fırlattı. Resmen bir çuvalmışım gibi fırlattı. Bel boşluğuma batan yatağın kenarındaki demirle kendimi sıktım inlememek için. Canım çok yanmıştı. James'tan nefret etmiyordum kabul yeni geldim geldiğim gibi olay çıktı ama ilerde nefret etmeyeceğim garanti değil.
"Bayan Freya fotoğrafları almaya gitti gelir birazdan." Doktor Grifin'e hitaben söyleyip yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Ben sanki burada yokmuşum onun için bir varlık olarak bile yer kaplamıyormuşum gibi davranıyordu. Bu nedense kötü hissettirmişti. Hem de çok kötü hissetmiştim. Biliyorum hiç kimse benden haz etmiyor ve bunu bir çok kez dile getiriyorlar ama pek şiddete baş vurmuyorlar. James'ın beni çöp gibi kenara fırlatması benden ne kadar nefret ettiğini gösterir. Tuhaf ama benden nefret etmesini istemiyorum. Neyse bu gibi saçma düşüncelere kapılmamam gerek.
"James ne demiştin az önce?" Bayan Grifin tedirgin bir sesle sordu.
"Bayan Freya fotoğrafları almaya gitti gelir birazdan."
"Arşive mi indi?" Yine suratında tedirginlik vardı.
"Sanırsam ama odasındakileri de aldı."
"Olamaz. Arşive tek gitmemeliydi neden geldin sen?!" Derken ki sesi hafif yüksekti.
"Beni kendisi gönderdi efendim. Yanında durmak yardım etmek istedim ama gerek olmadığını kesin bir dille söyledi."
Bayan Grifin çok stresli duruyordu. Araya girmek istemezdim ama ne vardı arşivde.
"Şey... Arşivde ne var ki?"
"Seni ilgilendirmeyen konular var çaylak." Ters cevabıyla gözlerimi devirmemek için zor durdum. Tekrar soracakken Bayan Freya odaya girdi.
"Kusura bakmayın biraz geciktim. Elliot yanıma gel tatlım." Derken yatağın karşısındaki çift kişilik koltuğa oturdu. Tedirgin bir şekilde yanına ilerleyip oturdum.
"Freya iyi misin? Arşive neden tek indin?" Sinirli sorularını sıralarken volta atıyordu.
"Sorun olmadı sakin ol Grifin." Gözleriyle beni işaret edip bana tekrar dönüp gülümseyerek baktı.
"Ailen hayatta değil mi?"
"Sanırım." Dediğimde Bayan Grifin ve Bayan Freya aynı anda sordular.
"Nasıl yani?"
"Nasıl yani?"Tuhaf bakışlara maruz kalmaktan hep nefret ediyorum. Hepsi de ailem yüzünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABDUCTED
Science Fiction"Son iki gün tatlım..." Diyen cırtlak bir kadın sesi geldi ve telefon kapandı. Neye 2 gün vardı...? Lgbt konulu bir kitaptır. Rahatsız olan ve sevmeyenler uzak dursun.