Ölüm

17 2 0
                                        

Zor bela serum yaptırmayı kabul etmişti James. Bayan Freya'nın annesi olduğunu babasının kendisi yüzünden öldüğünü düşünmekten annesini koruyamamasından hepsinde kendini suçlayıp delirmişti. Doktor Grifin zorlayarak da olsa sakinleştirici yapmış ve dinginleşmesi içinde serum takmıştı koluna. Ben başında bekliyordum Andy ve Jack ise Bayan Freya'nın nerelerde olabileceği ya da kimlerin aldığını araştırıyorlardı. Uyurken sürekli terliyor bir şeyler mırıldanıp kalkmaya çalışıyordu. Elini tutarak ya da saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalışsam da bazen fayda etmiyor serumuna yeniden sakinleştirici konuluyordu. Stresten parmaklarımı kemirmekten kanatmaya başlamıştım. Sürekli bir o oda bir bu odadaydım. O ev gibi yerden çıkarken korumalardan birine haber gitmemiş ve bizi çıkarmamak için direnmişti. Son olarak da  hançerimsi bıçağını çıkartarak bize sallamıştı. Bizi korumak amaçlıda Austin önümüze atlayıp yaralanmıştı. Yousef onun odasında duruyordu ama her 20 dakika da bir yer değiştiriyorduk. 

"S-su.." James'dan gelen sesle oturduğum yerden hızla kalkıp ne dediğine odaklandım.

"Su.."  Omuzlarından ve sırtından tutarak yavaşça yastığa yaslandırdım ve su bardağını alıp ağzına götürdüm. Suyunu içtikten sonra geri yatırmaya çalışsam da beni ittirip ayağa kalktı.

"Dinlenmen gerek James. Lütfen." Beni dinlemeyip kapıyı çarparak çıktı. Arkasından gidip onu takip ettim.  Dışarı doğru hızlı hızlı adım atıyordu. Arkasından koşarak ona yetişmeye çalışıyordum ama çok hızlı gittiği için yetişemiyordum.

"James! Beni bekle. Bir dur!" Beni duymadığına emindim. Dışarı çıkıp doğu kanadına doğru yürümek yerine aksi yönüne yürüyüp ormana girdi. Yetişemediğim için nereye gittiğini göremedim ama koşmaya devam ettim.  Ormanın bilmediğim bu kısmında biraz tedirgin de olsam James'ı bulmak zorundaydım. Bir süre daha ileri doğru koştuğum da yorulmuştum. Durup nefeslenirken etrafıma baktım.  Burası daha farklı gibiydi. Tuhaf bir havası vardı ve etraf sis kaplıydı. Önümü görmek gittikçe zorlaşırken çıtırtı sesleri geliyordu etrafımdan.

"James! Sen misin?" Ses gelmeyince yeniden seslendim.

"James sensen ortaya çık lütfen. Korkmaya başlıyorum." Cidden korkmaya başlıyordum. Etrafımda dönerken ayağım çalıya takıldı ve geriye doğru düştüm ama düştüğümü hissetmemiştim. Çünkü yere değil başka bir yere düşüyordum. Tünel gibiydi ve sesim çıkmıyordu. Etrafımda bir şeyler dönmeye başlamıştı. Boşa nefes harcamayı kesip gelen seslere odaklandım.

"Hadi James. Yaparsın sen inanıyorum ben sana." Bu Bayan Freya'nın sesiydi.  Başka bir ses daha vardı.

"Aferin James. Başardın." Sonrasında alkışlama sesi ve başka bir ses.

"Oldu James. Sıradakine geç bakalım." Başka bir ses daha.

"Son tur James. Hızını arttır." Sesi katılaşmıştı sanki. Ve bir ses daha ve bu sefer görüntüde vardı.

"Seninle gurur duyuyorum annecim." Bayan Freya James uyurken yanına eğilmiş bir şekilde konuşurken ki görüntüsüydü.  Diğer görüntüde Bayan Freya ağlıyordu. Elimi uzattım ancak dokunamamıştım. Diğer görsellere de dokunmayı denedim ama işe yaramadı. Aksine toparlanıp etrafımda hızlı hızlı dönmeye başlamışlardı. Yükseldiğimi hissediyorum ve bir ses duymaya başlamıştım.

"Ell! Neredesin? Özür dilerim lütfen çık ortaya." Ağlamaklı sesiyle James'ı duyuyordum.  İyice havalanmıştım ve yere bırakıldım. Etrafıma baktığımda sislerin içinde deli gibi dönen bir gölge vardı. Ayağa kalkıp gölgeye doğru ilerlemeye başladım. Yaklaşınca elimi uzatıp kolunu tuttum ve hızla beni ters çevirdi. Tam bağıracakken beni bıraktı ve sıkı sıkı sarıldı. Gözlerinden yaş aktığını ıslanan omzumdan anlıyordum.

ABDUCTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin