ilahi bakış açısı
Afşin Hanım şimdi daha iyiydi. Kızlar onu çok yormak istemiyor ama sorularının cevaplarını almak istiyorlardı. Günışığı geceden daha çok şey bilse de bildikleri sınırlıydı.
- Anne artık konuşmalıyız dedi gece
- Duyduklarınız burada kalacak. Söz mü?
İstemeye istemeye söz verdi kızlar ancak gecenin bu sözü tutacağından emin olamıyordu afşin hanım.
- Doğduğunuzda günışığı kolunda bir lekeyle doğdu. Ateş ailesi katı kurallarına göre bir bilirkişiye danışıldı. O bilirkişi günışığının kolundaki lekenin iyiye işaret olmadığını söyledi. Ben ve babanızın itirazlarıyla birçok farklı kişiyle konuşuldu ama nafile. En sonda seçim günü geldi. Ev birçok akrabayla doldu. Herkes günışığının gitmesi gerektiğini bir kez daha söyledi. Ve seçim bana kaldı. Eğer günışığı kalmaya devam etseydi babanızı bulunduğu konumdan, işten alacaklarını ayrıca miras vb. şeylerden mahrum bırakılacağı da söylendi. Bundan sonra seçimi bana bıraktılar. Ya gün ışığını gerçekten evden gönderecektim ya da geceyi de alıp sizlerle yeni ve sefil bir hayat kuracaktım.
- "Peki, sen hangisini seçtin" bu soru geceden gelmişti
- İkisini de reddettim. Babanızla konuştum. Ateş ailesi halkına günışığının gönderildiğini söyledik. Ama öyle yapmadık. Önce gecenin odasındaki gizli bölmeyi yaptırdık. Günışığı bir süre orada kaldı. Sonra arjin günışığının okulda kalabileceğini söyledi. Zaten ev halkıda şüpheye düşmüştü bizde bu fırsatı değerlendirmek istedik.
- Peki babam beni neden hiç görmeye gelmedi
işte bu sorunun cevabı günışığının kararı için çok önemliydi. Gelen cevapla yıllarca kin tuttuğu babasının iyi biri olduğuna inanacak ya da kinini sürdürecekti.
- Babanıza kimse güvenmedi. Gerçekten senin gittiğine inanmadılar. İnanmalarını sağlamak 12 yılını aldı. Buna gerçekten inanabilirsin. Sonra zaten okula gidince hiç göremedi. Ama ben ona hep senin fotoğraflarını gösterdim. O sana hep bir sürü mektup yazdı ama gönderemedi.
- Peki ben gerçekten buna inanıyorum yalnız tek bir yanlışta...
- Bir yanlış çıkmayacak kızım.
Evet günışığı kararını vermişti. Hiç görmediği babasına inanmayı seçmişti o gün. Günışığı ilk nefret ettiği kişiyi kara listesinden silmiş ve onu azad etmişti.
Gece nin telefonuna gelen mesajla aşağıya inmesi gerektiğini söyleyerek günışığı tembihledi ve çıktı. Hava kararmamıştı ama fazla karanlık görünüyorlardı bulutlar. Mesaj arazdan gelmişti. 15 dakikalık bir yolu kaldığını yazmıştı. Araz ve gece bilmeseler de aynı anda bulutlara bakıp " gizin kasvetini kayalıklara taşımayı nasıl becerdik ama" dediler. Farkında değillerdi ama bir gün iyiki birbirimizi bulmuşuz diye şükredeceklerdi. Gece aşağıya indi yalının büyük demir kapılarını açtı ve yola çıktı. Bir süre bekledi gözlerini kapatıp ta ki istediği o ana kadar. Duyduğu sesle gözlerini açtı evet araz tam karşısındaydı.
- "araz" diye fısıldadı. Aynı şekilde arazda karşılık verdi.
Ne yapacaklarını ikisi de bilmiyordu. Sarılsalar mı konuşsalar mı yoksa gece ev sahibi olarak onu içerimi davet etse? Ama onlar sadece yolun ortasında durmuş birbirine bakıyorlardı. Geceyi gören, araza aşkla özlemle bakıyor sanırdı. Ama bilmiyorlardı ki gecenin içinde kaldığı durumun çok vahim olduğunu. Gece araza hala kızgındı. Cezaevine yaşadıkları durumu unutması zordu. Bu gecenin yaşadığı ilk ihanetti. Neden mi çünkü ilk defa araza güvenip onunla arkadaş olmuştu. Oysa gece tek tabanca takılmayı sevenlerdendi. Kimse bilmiyordu bunun gece için mihenk taşı olduğunu. Bu sessizliği bozan kişi şule hanım oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Ve Günışığı
Genel KurguHiç gerçekten karanlığın sizi çağırdığını düşündüğünüz zamanlar oldu mu? Benim çok oldu ama bu seferki biraz fazla garip. Ben Gece Ateş. Karanlık ruhun beden bulmuş hali derler bana. O kapıdan girerken fark etmiştim burada başıma iyi şeyler gelmeyec...