5.bölüm

32 1 0
                                    


Bazen acılarınızı rahatlatmak için birilerine ihtiyaç duyarsınız. Ne kadar içinize atsanızda o illa ki bir kişiye anlatılacaktır.

Doğruyu söylemek gerekirse Murat ile olan evliliğim beni gerçekten değiştirmişti. Sohbet edebileceğim bir kaç arkadaş vermişti bana. Sürekli önemsendiğimi hissettiriyordu mesela. En basiti beni dinliyordu, fikirlerimi alıyor, beni bazen gerçekten eğlendiriyordu.

Hiçkimse yalnız yaşayamazdı. Kişinin yastığı bile onun yalnızlığını yok ederdi. İnsanın ister istemez bir sırdaşa ihtiyacı olurdu.
Tıpkı benim gibi.

Ben ne kadar inkar etsem de Murat ile konuşmak iyi gelmişti.

Ellerimden tutup beni kaldırdı. Yanaklarımı silip alnımdan öptü. "Ben senin yanındayım!" Kulağıma doğru nefesini vererek konuştu. Onun yanından ayrılıp odaya geçtim. Dolabı açıp uzunca baktım. Bu akşam ne giyeceğim konusunda asla bir fikrim yoktu. Ne çok abartılı olmalıydı nede çok sade. Odanın kapısı çalınınca yüzümü oraya çevirip içeriye girenin kim olduğuna baktım. Gelen kişi Hazal'dı, duştan çıkmıştı ve saçları ıslaktı.

"Nerelerdesin ya heryerde seni aradım?"
"Neden? Birşey mi oldu?" Dolabın kapağını kapattım.
"Kıyafetimi seçecektin hani!"
"Bende tam onu düşünüyordum." Hazal'ın kolundan tutup koltuğa oturttum. Hemen karşısındaki yatağa da ben oturup ellerimi birleştirdim. "Ya Hazal seni hallettim de ben kendime birşeyler bulamadım." Başımı yere eğip düşündüm."Yenge! İzin ver ben seçeyim. Olmaz mı?"

Gülümseyerek onayladım. Hızlıca oturduğu yerden kalkıp dolabın kapaklarını açtı. Uzaktan bakınca ne kadar da çok kıyafetim varmış diye düşündüm. Kocam sağolsun ne diyeyim. Eline bir kaç elbise alıp yanıma geldi. Kapı yavaşça açılınca içeriye Murat girdi. Hazal'ı oda da beklemiyordu, bu yüzden yüzünde şaşkınlık belirdi. "Senin ne işin var burada?" Sessizce sordu. Hazal elindekileri yatağa koyup başını aşağı eğdi. Hızlıca kapıya doğru yürüdü.

Abisinin yüzüne bile bakamıyordu. Biliyordu abisinin istemediğini ama seviyordu yapacak bir şey yoktu. Aşktan bu yüzden nefret ediyorum. İnsanoğluna herşeyi yaptırıyor vicdansız. Vay aşka inananın haline vay!

Kapıya yaklaşmıştı ki Murat kapıyı ayağı ile iteleyip kapattı. Olduğu yerde tıkanıp kaldı Hazal. "Ağabey müsadenle?" Sorarcasına yüzünü hiç kaldırmadan konuştu. Murat başını sağa ve sola bir tur sallayıp elleri cebinde yanıma geldi. Tam karşımda durdu.
"Duru bugün istemeye Orhan Eroğlu'da gelecek biliyorsun değil mi?"
"Abi böyle yapma lütfen. Benim mutluluğumla oynama. Bak yengem ve sen ne kadar mutlusunuz bende mutlu olsam Kemal ile ne olur ki?"

Mutluluk...
Mutluluk neydi ki?
Mutluluk hiç yoktu ki...

Ben çok nadir zamanlarda mutluluğun tadını aldım. Belki de mutluluk, sadece kısa süreliğine unutmuş olduğum dertler sayesinde oluşan bir kaç dakikaya verdiğim isimdi.

Hazal yerden başını büyük bir güçle kaldırıp ona arkası dönük olan abisine gözleri dolarak sordu. Sormadı istedi.
İstemedi yalvardı.
İnsan mutluluk için yalvarır mıydı?

Murat gözlerini sımsıkı kapattı ve açtı. "Müsade vardır!" Hiddetle tısladı. Hazal gözyaşlarını silerek arkasını döndü. "Hayır! Hazal bana akşam ne giyeceğimi seçiyordu. Murat lütfen biraz daha."
"Peki, sen nasıl istersen!" Koltuğa genişçe oturup arkasına yaslandı. Kolunun birini koltuğun arkasına attı diğerini ise saçlarında gezdirdi.

"Yenge, bence sen kendin seçebilirsin." Tam kapıyı açacakken Murat'ın bağırması ile irkildi.
"Hazal!" Ayağı kalktı ve yanımda durdu Murat. "Buraya gel ve kadınıma elbise seç. Yengesinin bir tanesi." Son cümleyi bastırarak söyleyince ona bakıp alayla yüzümü buruşturup sahte bir gülüş taktım yüzüme. Sırıtarak kulağıma yaklaştı ve "Çok güzel olmaki elim o itin kanına bulaşmasın!" diyerek kokumu içine çekti.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin