16.bölüm

17 0 0
                                    

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin.
-duru-

Gecenin kör bıçakları daha yeni çekilmişti. Herkes etrafta birer yıldız gibi. Dolunay da biz miydik şimdi. Işıltısını kaybetmiş ateş böceği gibi.

Bende ışık arama hey dost! Yüreğim tutuşur hüzünden kana kana. Ne kan var ortada ne yara. Göstereyim onlara acısını ağlaya ağlaya!

Kaybettim ben şu saatten sonra herşeyimi. Ne sevdiğim kaldı ne sevenim. Bi'heyecan var bende ağlamaklı, bilemedin ümitli. Sadece bekledim kurtarılmayı kuş gibi, bilemedin kul gibi.

Kolunu bana doğru uzatan Murat'ın yüzüne baktım. Kaşları düz çizgi halini almış karşıya bakıyordu. Bir süre sonra merakla dönüp bana baktı kolunu indirerek. Kaşlarını çatıp konuşacakken sözünü kestim. "İki sene önce bugün evlilik günümüzdü. Tehdit ederek evlendiğimiz gün. Sana nasıl hissettiriyor bilmiyorum ama ben de acıdan başka hiçbir şey değil. Murat benden ikinci bir şansı istedin ve bende sana bunu haket dedim. Ama düşünüyorum da ne olursa olsun o gün beni başında silah tutulmuş akıl sağlığı bozuk bir kadın göstererek tehdit ettin ya. O kadının ablam olduğunu hatırladıkça sana o şansı vermekten vazgeçiyorum. İçim bir boşluğa düşüyor. Şimdi belki tam yeri değil bilemiyorum ama yine de kararım, değil şu saatten sonra şu saniyeden sonra nettir. Sen ikinci şansı ne yaparsan yap hak etmeyeceksin ve bende sana o şansı vermeyeceğim."

Çantamı elime iyice yerleştirip omuzlarımı dikleştirdim ve insanların içeriye doluştuğu kapıya doğru yürüdüm. Keşke arabam ile kendim gelseydim. Boğazımda ki düğüm tekrar kendini belli edince derin bir nefes aldım. Nefes hala içimde barınırken düşündüm. Başlarda ona olan nefretimi sonra yavaşça sevmeye başlamam. Bu ikisi zamanla olmuşken onun bütün sevgimi iki çift sözü ile çürütmesi beni darma duman etmişti. Belki belli bir bahanesi vardı evet ama bu yine de iki yıldır nasıl bir psikoloji altında olduğumu değiştirmiyor.

Görkemli kapıdan içeriye girip etrafa kısa bir bakış attım. "Acaba Havsa nerede?" Kendi kendime sorduğum soruya arkamdan gelen tanıdık ses cevap verdi. "Belki de gelmeyecektir." Arkamı dönüp gelen sese baktım. Yine bu adam ya. Galiba yakınlığı çok seviyor o kadar yakın ki. "Kim bilir?" Sorusuna sinirle ayağımı yerde ritim tutarak cevap verdim.

"Gelicek!"
"Onu boşver benimle gel."
"Seninle şuradan şuraya gelmem."
"Çok inatçısın. Yarın bi'gün benimle olunca görücem ben seni." Söylediği şey de neydi? Ne demeye çalışıyordu bu adam. Elimi kaldırıp okkalı bir tokat attım.
"Terbiyesiz adam!" Kaşlarımı çatarak bağırdım. Kafası yana düşünce gözlerini kapatıp sinirle nefes aldı.

Saçımdan tutup aşağıya çekerek çenemi sıkıp "Seni öldürürüm!" derse o zaman işler değişirdi işte.

Gözlerini açmadan kafasını kaldırdı. Bütün gözler üzerimizde ve benim bütün karizmam yerlerde. Tabi kapıdan yeni giren Havsa, Umut ve Murat'ın gözleri de dahil. Onları görünce arkamı dönüp içeriye doğru yürüdüm. İnsanların birbir kulaklarına söyledikleri benim de kulağıma ilişiyordu.

"Kayalar Holding'in sahibi değil mi bu adam?"
"Ta kendisi!"

"Koskoca Barın Görkem Kaya tokat mı yedi?"
"Hem de böyle bir gecede."

"Bu Murat Görel'in asistanı değil mi?"
"Ne bağlantıları var ki acaba Görkem beyle?"

Söylenilenler sinirimi oynatsa da asla taviz vermeden yoluma devam ettim. Bunların ruhu fakir, cepleri zengin olsa ne olur. Demek adı Barın Görkem Kaya, güzelmiş. Ama şimdi tokatı hak etmedi mi? Ne bu ya hep karşıma çıkıp duruyor! Onun olunca görürmüşmüşüm hadsiz herif!
Masalarla donatılmış yüksek tavanlı büyük bir odaya giriş yaptığımda boş bir masa arıyordu gözlerim. Hadi ama Havsa neredesin be kızım! Neden hala yanıma gelmedi? Gelsede bir rahatlasam.

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin