6.bölüm

31 1 0
                                    


Kapının sesi ile kapıyı açmaya gittik. Kapının arkasında sıraya dizilip içeriye girenlere tek tek hoşgeldiniz dedik. Evin kapısını kapatıp içeriye doğru geçerken kapı tekrardan çaldı. "Ben açarım siz ilerleyin." Dedim. Kevser abla başını sallayıp diğerlerini de alıp gitti.

Kapıya yanaşıp kolunu aşağıya indirdim. Orhan gelmişti. Açık gri gömlek, beyaz pantolon giymişti. Gömleğinin ilk iki düğmesi açıktı. Saçlarını özenle taramıştı. Elleri cebinde ve başı yerdeydi. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Kumral saçları ve biçimli kaşların da gezdirdim gözlerimi. Uykusuzluktan kanlanmış gözleri bütün vücudumda gezindi. Gözlerini bir süre saçlarıma çıkardı, izledi, yaklaştı. Aramızda ki mesafeyi azaltıp karşımda durdu. Mavi gözlerini kapattı derin bir nefes aldı. Yutkunup gözlerini açtı. Gözlerimin en derinini bulmak ister gibi baktı.

"Hiç bu kadar hoş bulmamıştım." Diyerek yanımdan geçip gitti. Geriye bıraktığı kokusu, aklıma işleyen bakışları, sesi ve asla gitmeyen anıları tekrar geri getirdi.

Orhan benim için bambaşka bir yere sahipti. Her anımda yanıma koşardı. Onun yanında rahatça ağlayabiliyor, sorunlarımı rahatça anlatabiliyordum. Murat ile Orhan'ı ayıran en önemli özellik buydu. Ben Murat'tan hep çekindim ama Orhan'a karşı öyle değidim. Onu seviyordum. Onun kumral saçlarını, mavi gözlerini, uzun boyunu...

Düşüncelerimi kapının önüne koyup kapatacakken karşı da duran Murat'ı gördüm. Kapıyı tekrar açtım. "Gelsene!" Elleri cebinde düz bir ifade ile bakıyordu. "Murat, hadi!" Elimle içeriyi göstererek seslendim. Biraz daha öyle durup ellerini cebinden çıkarıp yürüdü. Tam yanımdan geçecekken önüne geçtim. "Neyin var? Neden durgunsun?" Gözlerime baktı omzumdan kenara iteledi yavaşça. "Çok iyiyim." Söylediğini zarzor anlamıştım. Hızla içeriye doğru yürüdü.

Noldu ki acaba? Bir şey mi olmuştu? Kesin Hazal evleniyor ya ondan dolayı.

Kapıyı kapatıp içeriye girdim ve Murat'ın yanında ki boş alana oturup arkama yaslandım. Murat asla yüzüme bakmıyordu ama bir çift göz üzerimdeydi. Orhan'ın gözleri.
Tam karşımda oturmuş beni izliyordu, etrafta koyu bir sohbet vardı. Gözlerimiz birleştiğinde bakıyordu sadece. Hiç tepki vermeden bakıyordu. Aslında soruyordu bir taraftan 'neden?' diye. 'Neden evlendin?' diyordu gözlerinin derinlerin de.

"Duru!" Aysel ablanın sesi ile ona baktım. Kafasıyla mutfağı gösterince kalktım. Mutfakta ağır bir telaş vardı. Uzakta durup baktım sadece, izledim neler yaptıklarını. Hayatımda ilk defa kız istemesine katılmıştım. Bütün bu telaş çok tatlıydı çünkü hepsi aralarından bir kişinin mutluluğu için çabalıyordu. Aynı zamanda kendileride mutlu oluyordu.

Kahveler yapılmıştı. Bütün kızlar birleşip bir fincan seçtiler ve içini bol tuz ile doldurup karıştırdılar. Geleneklerimiz çok tatlı ve özeller. Hazal elleri titreyerek tepsi ile odaya girdi.

Herkese kahvesini vermişti ve herkes yerine oturmuştu. Fakat Zeynep benden önce davranıp Murat'ın boş olan yanına oturarak sırıttı. Murat hiçbir şey söylemiyordu nesi vardı? Boşta kalan tek yer Orhan'ın yanıydı ve oraya oturdum. Murat gözlerini üzerime dikerek baktı. Dişlerini sıkmış, ellerini yumruk yapmıştı. Orhan ilk bana sonra Murat'a baktı ardından güldü. Madem zoruna gidiyor yanına Zeynep'i oturtmayacaktı beyefendi. Aysel abla yandan iteleyince Orhan'a daha çok yaklaştım ve bacaklarımız birbirine değmeye başlamıştı bile.

Büyükler arasında ki sohbet hala devam ediyordu. Arada bir kahkahalar yükseliyor sonra diniyordu. "Duru!" Murat'ın sesi ile herkes dönüp ona baktı. "Bana bir bardak su getirir misin?" Çenesi kasılarak söyledi. Ayağı kalkacağım sıra Kevser abla beni durdurdu. "Sen otur canım ben getiririm." Gülümseyerek yerime oturdum." Hayır! Ben Duru'dan istedim yenge sen otur yorulma!" Gözlerimden asla çekmiyordu kahvelerini. Ayağı kalkıp sinirle mutfağa yürüdüm. Eziyet ediyordu, sinirini gidermeye çalışıyordu.

Bardağı elime alıp suyu doldurdum. Kapıdan içeriye giren Murat ile ona bakıp bir kaç adım attım. "Su soğuk olsun!" Sesi gür çıkmıştı, elleri cebinde ayakta dikiliyordu. Suyu lavaboya sinirle döktüm. "Ne o seni onun yanından kaldırdığım için mi sinirlisin?" Yavaşça yürüdü, yüzü alayla doluydu. Tezgaha yaslandı eline bir sigara alıp bana doğru uzattı. "Şunu yakabilir misin karıcım?" Elinden alıp ocağı yaktım sigaranın ucunu ateşe tutup yanınca ona geri verdim. O derin bir nefes alırken buzdolabına yaklaştım.

Dolaptan soğuk suyu alıp bardağa boşalttım. Elimden alıp lavaboya döktü, bardağı sertçe vurarak tezgahın üzerine koydu. Kolumdan tutup çekti. Ağzında ki sigaradan derin nefes alıp havaya üfledi.

"Onunla yakın durduğunu bir daha görmeyeceğim!" Kaşlarını çatıp dişlerini sıktı."Tabi efendim, siz Zeynep Hanım ile yan yana oturun asla bir sorun olmasın. Fakat ben Orhan-" işaret parmağını dudaklarıma bastırdı."Şşş! Onun adını anmak Duru Görel'e yakışmaz!" Elini iteleyip kolumu ondan kurtarmak için kendime çektim. "Ne saçmalıyorsun sen ya? Neden kendi yaptıklarını ört pas edip benim yaptıklarımı çok görüyorsun?" Dişlerini sıkıp sinirden başını sağa ve sola çevirdi. Kolumu daha sıkı tutup birden çekti ve beni tezgah ile kendi arasına aldı.

Kahve gözleri arsızca beni ona çekiyordu. Gel diyordu sanki. Ellerini tezgaha bastırıp üzerime eğildi. "Sen benim karımsın ve benim düşmanımın yanına oturamazsın!" Kısık sesle dişlerini sıkarak sinirle söyledi. Öfkesi sözlerini bıçak gibi saplıyordu göğsüme.

"Tehdit ederek evlendiğin kadını hala tehdit ederek dize getirmeye çalışıyorsun." Arkadan gelen Orhan'ın sesiyle gözlerini sımsıkı kapattı Murat. Göğsünden iteleyip ayrılmaya çalıştım fakat izin vermedi. Aksine daha çok yaklaştı. Gözlerini açıp yüzüme baktı ve elini kaldırıp çenemi tuttu. Diğer eli ile de belimden tutarak kendine çekti. Çenemi yüzüne daha çok çekti. Kiraz rengi dudaklarını dolgun dudaklarımın üzerine koydu. Hayır daha doğrusu değdirdi ve öptü. Ellerini çekip sigarasından bir nefes daha çekip sigarayı musluğa tutup söndürdü. İzmariti çöpe atıp Orhan'a döndü.

Az önce neler olmuştu hiçbir fikrim yoktu, hepsi aniden gelişmişti. Asla tepki vermeden olduğum yerde çakılıp kaldım.

Murat elimden tutup yürümeye başladı. Sadece adım atıyordum. Nereye gidiyorduk? Neden gidiyorduk? Az önce neler oldu? Hepsi kuş olup uçuşuyordu aklımda. Orhan'ın yanına gelince durdu, elimi daha sıkı tuttu.

"Evet evlendim ve o hala karım! Sonuca bakmayı unutuyorsun Orhan Eroğlu!" Sesi deniz dalgası kadar hiddetli gök gürültüsü kadar heybetli çıkmıştı.

Sıkıca tuttuğu elimi bıraktı ve odaya girdik.
Polat beyin sesi ile geç kaldığımı anladım. "O halde verdim gitti!"

MÜNFERİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin