Not: Bölümün sonunu okuyun.
Sabah kalktığımda burnuma nefis bir koku geldi. Tsubasa'nın annesi kahvaltı hazırlamıştı. Hep beraber oturup yedik. Tsubasa onunla beraber stadta antrenman yapmak isteyip istemediğimi sordu. Olur diyerek teklifini kabul ettim.
Sahaya vardığımızda Tsubasa durdu ve şöyle bir bakındı. Kendi kendine burası herşeyin başladığı yer diye konuştu. Eminimki gözünün önünden eski günleri geçiyordu. Dur bir saniye neden bütün hayatı gözlerinin önünden geçiyordu. Birden bir araba kaza yaparak Tsubasa'ya çarptı. Çığlık attım.
( şaka şaka sizi korkutmak istedim)
Kendi kendine burası herşeyin başladığı yer diye konuştu. Eminimki gözünün önünden eski günleri geçiyordu. Doğrusu kendimi onun yerine koydum biraz duygulanmıştım. Güzel günler olmalıydı. Aklıma Predators takımı geldi. O günlerde güzeldi. Sonra sahaya girdik. Isınma yapmaya başladık. Isınma yaptıktan sonra 1v1 maç yapmaya karar verdik.
Tsubasa'yı gerçekten zorluyordum. İyi ilerleme kaydetmiştim. Birden " Tsubasaaaağğ! Beniiiiiizğğ! " Diye bir bağırış sesi duydum. Bu kesinlikle İshizaki'nin sesiydi. Evet oydu. Ne yapıyorsunuz? Diye sordu. Maç yapıyorduk dedim. Öylemi sizi izlemek isterim, dedi. Birden Wakabayashi geldi. Demek maç bana gol atmaya çalışın, diyerek kaleye geçti. Doğrusu işler ilginçleşiyordu.
5 dakika sonra Tsubasa beni çalımlamayı başarmış ve kaleye şut çekmişti. Ama Wakabayashi kurtarmayı başarmıştı. Tam o sırada bir ses duydum.
-Heyyyyy Çocuklaaaar!
-Bağırma Shooo
-Sende bağırıyorsun ErikaAma onların burda olduğumuzdan nasıl haberi olmuştu. Ben şaşkın şaşkın bakarken İshizaki gülmeye başladı. Herkese haber verdim, maçınızı izlemeye geliyorlar, dedi. Birden gülmeye başladım. Sözde Tsubasa ile antrenman yapacaktım.
Herkes geldiğinde maça tekrardan başladık. 2 yarının sonunda ben 1 gol bile atamamıştım. Tsubasa ise 1 gol atmıştı. Doğrusu bence Wakabayashi dünyanın en iyi kalecisiydi. Gerçi bence değil çoktan ödül bile almıştı. Aklıma gelmişken Tsubasa en son oynadığı sezonda 1 Balondor (yanlış yazmış olabilirim kusura bakmayın) kazanmıştı bile. Akşam olduğunda Tsubasa ile beraber evine döndük. Herşey için teşekkürler bu akşam uçağım kalkıyor eşyalarımı toplasam iyi olacak dedim. Tsubasa'nın annesi üzülmüştü. En azından bir duş alsaydın,dedi. Haklıydı. Pekala daha vaktim var duş alsam iyi olacak dedim. Hayır akşam yemeğinide burda yiyeceksin nerdeyse hazır oldu diye itiraz etti. Onu kıramadım ve bunuda kabul ettim.
Duşumu aldıktan sonra üstümü değiştirmek için odama geçtim. Duş gerçekten iyi gelmişti. Üstümü değiştirince aşağı indim. Sofrada Tsubasa'yı göremeyince nerde olduğunu sordum. Az önce biryere gittiğini nereye gittiğini bilmediğini ama az sonra geleceğini söyledi. Nereye gitmişti ki? Yemeğe başlamamızın ardından 3 dakika geçmişti ki elinde 1 poşetle Tsubasa geldi. Hiçbirşey söylemeden sofraya oturdu.
Yemek yedikten sonra eşyalarımı topladım. Artık çıkmam gerekiyordu. Teşekkür ederek evden çıktım. Çağırdığım taksiyi bekliyordum. Taksi gelince bindim. Havalimanını söyledim. Yola çıkınca camdan baktım. Tsubasa elinde bir poşetle mi koşuyordu? Yoksa bana mı öyle gelmişti? Taksiciye durmasını söyledim. Kapıyı açıp çıktığımda Tsubasa koşarak yetişmişti.
Beniz sana hediye vermeyi unuttum, dedi. Poşeti bana uzattı. İçinde yuvarlak bir hediye paketi vardı. Açtığımda herkesten imzalanmış bir top ve çektirdiğimiz fotoğraflardan oluşan bir albüm vardı. Çok mutlu olmuştum. Mutluluktan Tsubasa'ya sarıldım. Teşekkür ettim. Ziyaretinize tekrar geleceğim diyerek arkamı döndüm. Tam taksiye binmek için gideceğim sırada Tsubasa'nın dediği şey ile şok oldum. Loş ışıklarla aydınlatılmış kısa binaların olduğu bu sokakta bana "Seni seviyorum" demişti.
Evetttt bu bölümü çok geç yazdım biliyorum. Çok üzülüyorum ama sonraki bölüm final olacak. Ama üzülmeyin bu bölümün altına kitap yada benim hakkında sorularınız varsa yazın. Finalden sonra bir bölüm daha yayınlayıp cevap vereceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tsubasa & Victory Kickoff / Türk bir futbolcu kızın hikayesi
Teen FictionTsubasa ve victory kickoff un birleşimidir. Ama ana karakter Türk bir kızdır. Türk bir futbolcu olan Beniz babası ile Japonya'ya gelir ve hikaye burda başlar.