Medya: Terk Edilmiş Ev
İyi okumalar. Yıldıza basmayı unutmayın!
10
Terk Edilmiş Ev
Başımdaki şiddetli ağrı beni mis gibi uykumdan kaldırmıştı. Başım bu aralar çok fazla ağrıyordu. Gözlerimi yavaşça açtım ve etrafa baktım. Odamdaydım. Kalkmaya çalışmıştım ama başımın ağrısından başımı kaldıramadım. Hem ben dışarıda değil miydim? Ne ara içeri gelmiştim. Daha doğrusu ben rüya mı görmüştüm? Odadaki saate baktım. Saat 10.30'du. Ama rüyamda -galiba rüyaydı- saat 09.45 gibi bir şeydi. O zaman rüya olmazdı. Hem rüya olmasa evin bahçeye açılan bir mutfak kapısı yoktu ama rüyamda vardı. Hatta küçük kız oradan kaçıyordu.
Kafamı topladım ve ayağa kalktım. Aden yerinde yoktu. Odadan dışarıya çıktım. Herkes salondaydı ve konuşuyorlardı. Dengesiz adımlarla onların yanına yürüdüm. Başım çok fena ağrıyordu. Koltuğa kendimi bir hızla attım ki bütün bakışlar bana döndü. Beril bayık bakışlarımı görmüş olmalı ki yanıma endişe ile geldi.
"Ada iyi misin? Hiç iyi durmuyorsun" dedi Beril ve yanıma oturdu.
"Çok fena başım ağrıyor amk ya" dedim sinirle. Sinirlendiğim için daha beter ağrıdı "Bana bir ağrı kesici getirir misiniz?" dedim ve gözlerimi kapattım. Sanki kafamın içinde beton parçalıyorlardı. Gözlerimi açtığımda su ve ağrı kesici gelmişti. Hemen hapı ve suyu içtim.
Kapıdan kilit sesi gelmişti oraya baktığımda Kayra gelmişti. Elinde poşetler vardı. O da bana baktığında göz göze. Canımın acısını görüyormuş gibi yüzünü buruşturdu ve poşetleri bırakıp yanıma geldi.
"Başın mı ağrıyor?" dedi ve önümde dikildi. Kafamı hafif salladım ve onu onayladım. Kafamın ağrıdığını nasıl bilmişti acaba? Neyse düşünmeyecektim çünkü şuan baş ağrısından ölen tek insan olabilirdim. Beril'i yanımdan kaldırıp o yanıma oturdu. Ellerini şakaklarıma koydu ve ovalamaya başladı. Birisine bir şey dedi ama anlamadım.
"Nerden bildin?" diye sordum ona bayık bir şekilde bakarak. Bir şeyler mırıldandı ama ben anlamadım "Ne diyorsun?" dedim bu seferde. Ellerini bir şey sürüp tekrar şakaklarımı ovalamaya başladı.
"Bende baş ağrısı çok çektim bilirim ben" dedi gözlerini kaçırarak ve tekrar birisine seslendi. Yalan söylüyordu. Anlamıştım ve her zaman anlardım.
"Kayıkçık canım çok yanıyor" dedi küçük kız ağlayarak. Erkek çocuk onun başından öptü.
"Tamam merak etme bunu süreriz geçer" dedi erkek çocuk ve eline bir krem sürüp kızın şakaklarını ovaladı.
"Siktirin gidin artık ya" diye bağırdım kafamdaki küçük kıza ve erkek çocuğuna. Kayra bana kaşlarını çatarak baktı.
"Kim gitsin?" diye sordu hala masaj yapmaya devam ederken.
"Kafamdaki küçük çocuklar" dedim ve gözlerim doldu "Canım çok yanıyor" dedim ve gözlerimden bir damla yaş düştü. Kayra eğildi ve başımdan öptü.
"Tamam bunu sürdük şimdi geçer. Ağlama" dedi ve masaj yapmaya devam etti.
Deja vu?
Ona biraz daha sırnaştım ve ağlamaya devam ettim. Abarttığımı düşünüyorlardı belkide ama abartmıyordum. Gerçektende çok kötü ağrıyordu. Bana kucağını açtı ve bende kucağına doğru girdim. Ağlamaya devam ederken gözlerim kapandı ve uyku beni kollarına çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Orman
Fiksi RemajaBir gün üç arkadaş; Ada, Aden, Polen bir ormana kamp yapmaya giderler. Gece olduğunda çadırlarına geçerler herkes mışıl mışıl uyurken Ada bir hışırtı duyar. Kızlara der ama kızların umrunda olmaz. Ada ise tekrardan uykuya dalar. Sabah uyandıklarınd...