15. DÜELLO

4 0 0
                                    

"En sonunda kafayı mı yedin?!"

Oturduğu koltuktan kafasını kaldırdı ve ayakta duran bana baktı.

"Ne yapsaydım, Ruby? Susup gitse miydim?"

İnanamayarak ona bakakaldım.

"O bir Dük..."

"Sikerim Dük'ünü daha kendi götünü silmeye üşeniyor."

Şaşkınlıkla ona bakarken ettiği küfürü yeni fark etmişti.

"Off..." Derin bir nefes vererek ayağa kalktı. Yanıma doğru yürürken kıpırdamadan ona bakmaya devam ettim.

"Endişelenme bana bir şey olmaz."

Kaşlarımı çattım.

"Endişelenme mi?" İşaret parmağımı kaldırıp Boris'in göğsüne dayadım. Göğsüne parmağımı bastırırken konuştum.

"Bir Dük'ü düelloya çağırdın. Benim yüzümden bunu yapıyorsun. Daha 2 saat önce insanların bakışlarını, dediklerini umursama diyen sen değil miydin?"

"Sana hakaret etti."

Hâlâ takıldığı yerin burası olması beni deli ediyordu. Elimi ondan çektim ve arkamı döndüm. Ellerimi saçlarımın altından boynuma götürdüm ve derin derin nefes almaya çalıştım.

Boris ölümüne dövüşecekti. Ya ölürse?
Güçlü biri olduğunu biliyorum ama...
Scenar'lara güven olmazdı.

"Ruby..."

Belimde hissettiğim eller bedenimi sararken sırtım onun göğsüne çarptı. Ellerimi boynumdan çekerken çenesini kafama yasladı.

"Eğer kaybersem sana bir şey olmamasını sağlayacağım. Bu yüzden korkmana gerek yok."

Elbette düello kurallarını biliyordu. Endişemin de bu yönde olduğunu düşünüyordu.

Yavaşça kollarından kendimi kurtardım ve ona döndüm.

"Andre tamamen senin yanında olacak."

Başımı olumsuz anlamda sallarken mırıldandım.

"Boris senin ölmenden korkuyorum. Niye anlamıyorsun?"

Yüzünde geçen bir kaç saniyelik şaşkınlık yerine genişçe bir gülümseme alırken kolumu tuttup kendine çekmesi bir oldu. Vücudum onun vücuduna çarparken diğer eli belimi buldu.

"Bu endişen benim için miydi?"

Yüzüme doğru eğildiğinde ona hipnoz olmuştum. Burnunu burnuma sürterken gülümsemeye devam ediyordu.

"Sevdim... Sanırım bu endişeli halini görmem için daha da çok tehlikenin içine atılmam lazım."

"Saçmalıyorsun."

"Hayır, sadece seviyorum."

Kaşlarımı çattım. Bu onu daha da güldürürken burnumun ucuna hafif bir öpücük bıraktı.

"Seni... Seni seviyorum."

Ona şaşkınlıkla bakakaldım. Benden hoşlandığını biliyordum. Ama beni sevdiğini söylemesi... Gerçekten beklenmedikti.

Elleri yavaşça kalçalarıma giderken beni yavşça geriye doğru sürükledi.

"Peki ya sen, Ruby?.."

Dudakları... Dudakları çok yakınımdaydı. Nefesini yüzümde hissediyordum. Sıcacık nefesi beni mayıştırıyordu. Öpmek istiyordum. Onu deli gibi öpmek istiyordum.

Gözlerim dudaklarına kaydığında istemsizce yutkundum.

Sırtım duvara deydiğinde kalçamdaki bir eli duvara tırmandı ve kendini bana doğru biraz daha bastırdı.

Geçmişin SırlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin