Yarım saatlik bir yolculuktan sonra araba sonunda durmuştu. Kapı açıldığında bana doğru uzatılan ele baktım. Bu elin sahibi tabii ki de Andre'ydi. Elini nazikçe tuttum ve araçtan indim. Eteğimi düzeltip başlarını saygıyla eğen adamlara baktım. Misafirleri karşılıyorlardı. Aralarından yavaş yavaş geçerken ardımdan Andre beni takip ediyordu. En sonunda malikanenin kapısından içeriye girdiğimizde kapıdaki kahya iyi dileklerini dileyip üstümdeki yünlü siyah ceketi aldı. Ardından geçmem için bana yolu gösterdiklerinde onları takip ettim. Andre hâlâ arkamdaydı ama salona girmeyeceğini biliyordum. Çünkü bu etkinlik sadece bayanlara özel bir etkinlikti.
Bana gösterilen kapının önüne yaklaştığımda kapıdaki görevli iki koca kapıyı açtı ve ardından içeriye doğru seslendi.
"Leydi Middleton giriş yapıyor."
Beni içeriye tanıtan adamın yanından geçip içeriye girdim. Tüm merkalı bakışlar üzerimde gezinirken hepsini teker teker süzdüm. Kalabalık olacağını düşünmüştüm ama oldukça az kişi vardı. 6 tane kadın birbirinden süslü kıyafetlerle bir çay masasının etrafında toplanmışlardı.
Ve partinin ev sahibi gösterişli kırmızı kıyafetiyle tekli koltukta oturuyordu.
Düşes Scenar'ın koyu kahve rengi saçları dalga dalga omuzlarından salınmıştı. Saçlarının tam tersi masmavi gözleriyle bana dikkatlice bakıyordu.
Elbisemin eteklerinden tuttum ve selam verdim.
"İyi günler, ben Ruby Middleton. Burada bulunmak büyük bir onurdur."
Martha eliyle oturmam gereken yeri işaret ettiğinde oraya doğru yöneldim.
"Oldukça güzelsiniz, Leydi Ruby. Özellikle o gözler..."
Yerime oturup arkama yaslandım. Başımı kaldırıp konuşan kadına baktım. Turuncu saçlı, açık kahve gözlü kadın bana sahte bir gülümsemeyle bakıyordu. Sanırım Boris'i sevmeyenlerden biriydi.
"Evet pek sevilmeyen renkler bahşedilmiş bana."
Bakışlarımı turuncu saçlı kadından çekip Leydi Martha'ya çevirdim.
"Beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Böyle bir daveti beklemiyordum."
Hafifçe gülümseyerek konuşmuştum. Leydi Martha bakışlarını yüzümde gezdirmeye devam ederek elindeki çay bardağını tabağına koydu.
"Düğününüz çok ani oldu. Evlendiğinizi ancak saldırıya uğradığınızda öğrendik."
Yanımdaki kadınlar Leydi Martha'yı onaylarcasına konuşmaya dahil oldular.
"Evet, çok geçmiş olsun."
"Size bir şey olmadı umarım."
"Niye gizli gizli evlendiniz ki?"
En son konuşan yine turuncu saçlı kadındı. Bakışlarımı ona çevirdim ve hafifçe gülümsedim. Bu kadın Boris'in düşmanı felan değildi. Onu seven biriydi.
"Lord Boris ve ben düğünün sakin bir şekilde geçmesini istemiştik."
"Pek öyle olmamış ama?.."
Arkamdaki hizmetçi hafifçe eğilip önündeki boş çay bardağına demlikten sıcak çay koyarken nazikçe teşekkür ettim.
"Evet maalesef kiliseden çıkarken pusuya düştük. Ama Lord Boris yanımdaydı o yüzden kılıma bile zarar gelmedi."
Turuncu saçlı kadın sinirle çay bardağını tabağına koydu. Hızlıca ayağa kalktığı gibi odadan dışarıya çıktı.
Böyle bir hareketini beklemediğim için şaşkınlıkla arkasından baktım. Sağ elimi kaldırıp hafifçe ağzımı kapattım ve Leydi Martha'ya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Sırları
Mystery / ThrillerUzun süredir ayakta duran Arcadia İmparatorluğu'nun sonu Devrim Ordusu tarafından olmuştu. Başarısız İmparator Eudora'nın kellesi İmparatorluğun bahçesinde asıldığı andan itibaren yeni bir dönem başlamıştı. O günden bugüne 5 yıl geçmişti. Ama İmpar...