Yaklaşık 1 yıl önce:
Havalar yavaş yavaş soğuyordu. Çoktan saat gece yarısına yaklaşmıştı. Sokaklarda insanlar yavaş yavaş yok oluyordu.
Daha bir ay önce yaşanan olaydan dolayı hocasını ve çoğu askerini batı sınırına yollatmıştı.
Hocası artık kontrolden çıkıyordu. Burası onu daha da etkiliyordu. Soyluların güle oynaya yaşamaya devam etmesi ona büyük zarar veriyordu. Aşamamıştı ve aşamayacaktı da...
Derin bir nefes aldı ve nefesini verirken ağzından çıkan buhara baktı. Havalar cidden bir anda bu kadar soğumuştu. Bir an önce Andre'nin evine gidip geceyi orada geçirip sabah erkenden saraya gitmek istiyordu.
Ana caddeden giderek yolu uzattığını düşünerek ara caddelere daldı ve neredeyse karanlık sayılabilecek sokaklardan geçmeye başladı.
Bir kaç bina geçtikten sonra durakaldı. Bu kadar karanlık sokağın içinde bile parıldayan kadına baktı. Kadın sarı uzun saçlarını hızlıca toplarken öylece onu izlemeye devam etti. Saçlarını topladığı gibi giydiği pelerinin şapkasını kafasına yasladı ve yavaşça yere oturdu.
Boris merakla kenara geçti ve o da onun gibi yere oturdu. Sırtı buz gibi olan betona değerken sessizce oraya bakıyordu. Saçlarını gizlediği için karanlığa sanki gömülen kadının ne yüzüne bakabiliyordu ne de seslenebiliyordu. Hipnoz olmuş bir şekilde öylece kalakaldı.
"Bugün birazcık daha geç geldim. Kusura bakma."
Kadının sesi o kadar güzeldi ki Boris'in kalbi bir anda alışılmışın dışında atmaya başladı.
"Sorun değil, sen iyi misin?"
Bu ses başka bir kadının sesiydi. Demek karanlıkta görmediği bir kadın daha vardı.
"İyiyim sadece bugün birazcık işim geç bitti. Dükkan çok yoğundu. Pek alışamadım."
"Dikkat et oralara pek tekin insanlar gelmez."
"Sorun yok... En azından başımı sokabilecek bir yer buldum."
"Bizimle kalabilirdin."
"Zaten 5 tane çocuğa bakıyorsun."
Sessizlik oldu. Ardından bir poşet sesi duyuldu.
"Yine mi getirdin? Niye zahmet ediyorsun? Bir deri bir kemiksin. Biraz da kendini besle."
"Ben yiyorum siz beni merak etmeyin. Lütfen alın. İçine şurup da koydum. Küçük hastaydı."
"Biz senin hakkını nasıl ödeyeceğiz be kızım."
"Ne hakkı, lütfen öyle düşünmeyin. Hadi sizde içeriye geçin. Hava gittikçe soğuyor. Çocuk da hasta hemen yiyin ve ilacı içirin."
Diğer kadının teşekkürleri ve iyi duaları ile bir karaltı gördü. Kadın ayağa kalkmıştı. Ardından adım sesleri duyuldu ve yemeği alan kadın gözden tamamen kayboldu.
"Tanrım ben napacağım." Sarışın kadının tanrıya yakınmasını duydu, genç adam.
"Hepsi benim suçum. Hepsi..."
Genç adam anlamayarak dinlemeye devam etti. Bu kadını o kadar merak ediyordu ki bu yaptığının ne kadar sapıkça ve iğrenç bir şey olduğunu fark etmesi çok uzun sürmemişti. Utanarak ayağa kalktı tam o sırada ayağına takılan taşla sendeledi ve yam düşecekken duvara tutundu.
"Kim var orada!" Gür ve güçlü çıkan sesle bakışlarını az önceki sarışın kadına çevirdi. Karanlığın ardında parlayan yemyeşil gözler kalbini alevlendirirken elini yumruk yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Sırları
Misterio / SuspensoUzun süredir ayakta duran Arcadia İmparatorluğu'nun sonu Devrim Ordusu tarafından olmuştu. Başarısız İmparator Eudora'nın kellesi İmparatorluğun bahçesinde asıldığı andan itibaren yeni bir dönem başlamıştı. O günden bugüne 5 yıl geçmişti. Ama İmpar...