14. CENAZE

11 1 1
                                    

Bunca zaman boyunca yaptığım ya yaşadığım şeyler yüzünden duygularım birbirine girmişti. Annem ölmemem için beni evden yolladığında içinde büyük bir korku vardı. Bu korkuyu yönetemiyordum ve bu yüzden korkumu öfkeye çevirmiştim. Öfkem iyice yoğunlaştığında bunun sadece bana zarar verdiğini fark etmiştim.

Aklım başıma geldiğinde elimde hiç bir şey yoktu. Kanlar içinde bir bedendeydim ve kendimi o karanlık malikaneden kurtarmıştım. Ardımda yirmi küsür insanla beraber malikaneden koşarak kaçarken birileri yaşadıkları işkencelerin etkisiyle yere düşüyor ya da hiç yürüyemiyorlardı.

O gün özgürlüğüme açılan bir kapıydı. Ama esaret her zaman devam ediyordu.

"Beni o halde görmeni istememiştim. Sana sert davrandım. Özür dilerim eğer seni korkuttuysam."

Onun göğsünün üstünde yüz üstü uzanıyordum. Başım göğsündeydi. Boris sırtımın üstünde yavaşça parmaklarını dolaştırırken diğer eliyle saçımın bir tutamıyla oynuyordu.

Açıkçası ben onun bu halinden bir an olsun korkmuştum. Söylentilerin neden var olduğunu kanıtlamıştı bana o gözler...

Boris bir canavar gibiydi. Ellerinden akan kanlar ve üstüne sıçramış kanlarla oldukça korkunç gözüküyordu. Yüzünde bana yaptığı gülümseme yoktu. Nefesim kesilmişti. Oysa ben de alışkındım bu durumlara...

"Ruby?.." Ona cevap vermediğim için adımı mırıldandı. Bedenim zaten aşırı yorulmuştu. Uykum vardı ve çoktan sabah olmuştu.

"Uyudun mu güzelim?"

"Hayır, sadece çok uykum var."

Boris saçımı bıraktı ve başımın üstüne bir öpücük bırakırken iki elini de sırtıma götürdü. Yaralarımın üstünü nazikçe okşarken kapı yavaşça çaldı. Boris ellerini üstümden çekmeden yavaşça doğrulurken beni kucağından indirmedi.

"Kim o?" Kapının dışındaki kişiye bağırırken kucağında oturuyordum.

"Lord'um size söylemem gereken önemli bir bilgi var."

Bu ses Andre'den başkasının değildi.

Boris yorganı çekip üstümü sararken kollarını yorganın üstünden bana sardı ve beni kendi göğsüne bastırdı.

Uykum o kadar çok vardı ki gözlerim bir kapanıp bir açılıyordu. Ama aklım Andre'nin dediği önemli bilgiye takılmıştı. Uyuyamazdım.

"Gir içeriye." Boris'in seslenişiyle kapının yavaşça açılma sesini duydum. Başım Boris'in göğsündeydi. Bakışlarım kapının tam tersinde olduğu için Andre'yi göremiyordum.

"Gece Scenar'ların malikanesine saldırmışlar."

Bu haberin bu kadar çabuk gelmesi şaşırtıcıydı. Boris derin bir nefes alıp yavaşça verdi. Yorganın üstündeki elleri beni daha da sarmalarken başımı göğsünde hafifçe oynattım.

"Ölen var mı?"

"Gusion Scenar."

Başımı yavaşça kaldırdım ve ilk Boris'le göz göze geldim. Başımı kaldırdığımı görünce direkt bana bakmıştı.

"Martha iyi mi?" Başımı yavaşça yana çevirdim ve Andre'ye baktım. Andre yere bakarak konuşmaya devam etti.

"Scena ailesindeki diğer tüm kişiler iyi."

"Andre..." Boris'in Andre'ye seslenmesiyle bakışlarımı Boris'e çevirdim.

"Git ve Gilda'ya bize kıyafet getirmesini söyle."

Geçmişin SırlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin