"Odadayım ben ne zaman gelirsin?"
"15 dakikaya oradayım."
"Tamamdır♡"
Telefonu yatağın üzerine atıp odanın içinde dört dönmeye başladım. Ben ne halt edecektim şimdi.
Charles 15 dakika sonra geliyordu ve ona yapacağım sürprizi merakla beklediği kesindi. Akşama kadar bir şeyler düşünürüm diyordum ama malesef ilişkimizi bütün dünya önünde açıkladıktan sonra utançtan yerin dibine girmekle meşgulken bir şeyler düşünmemiştim.
Tüm dünya da canlı yayınlanan üstelik yarışın en önemli anında dudaklarıma yapışması ile anlık bir sessizlik oldu.
Önce bütün Ferrari garajı hayretler içinde bize baktı sonra tifosu. Kimse ne tepki vereceğini bilemez halde bir kaç saniye sessizliğe gömüldükten sonra da çığlıklar koptu.
O ortamdan nasıl kaçtım da garaja girdim bilmiyorum ama herkes bana bakıyordu hem de herkes buna amcam da dahil'di.
Max ise kaybetmiş gibiydi. Bilmiyorum belki de o anın heyecanı ile yalnış görmüş olabilirim ama onu o bakışlarını iyi tanırım.
Kaybettiğinde ki o öfkeli hâli ile bakışı beni biraz korkuttu ne yalan söyleyeyim. Babasından kendine miras kalan belki de en berbat huyu kaybetmeyi bilememek.
Ama neyi kaybetti? Biz biteli yıllar olmuştu, üstelik bizi bitirende ta kendisiydi.
Zihnimi meşgul eden olaylar ve Max ile odada dört dönmeye devam ederken çalan telefonum ile yatağa koştum. Arayan Charles olabilirdi ama değildi, babamdı.
Daha fazla kaçamazsın Laura.
"Merhaba Baba."
"Demek bu yüzden Ferrari'de çalışmaya devam etmek istiyorsun?"
"Hangi konu?" aynen kızım salağa yatmaya devam.
"Laura! bana esama okuma."
"Baba lütfen yapma."
"Neyi?"
"Bunu işte yargılayıcı bakışlarını buradan bile hissedebiliyorum."
"Max yetmedi şimdi de o pilot mu Laura cidden mi? Ne zaman hayatına düzgün bir adam alacaksın."
"Baba Charles zaten düzgün bir adam onu seviyorum."
"Kendini kandırıyorsun sadece. Sonunda yine üzülen sen olacaksın."
"Baba bunların sonra konuşalım lütfen. Benim kararlarım ve sonu iyi de bitse kötüde bitse sorumluluğu alacağım."
"Öyle olsun Laura bu kezde Monte Carlo evlendirme dairesinden toplamayayım seni."
Ve bam yüzüme kapanan telefon. Ardından gözlerimden akan yaşlar.
Ayakta öylece babamın son sözlerinin şaşkınlığı ile kalakaldım. Önce telefon elimden düştü ardından bende yatağın dibine yıkıldım.
Bana nasıl söylerdi bunu? Üstelik canımın ne kadar yandığını bile bile nasıl yapardı? Babam değil miydi nasıl bile bile kırardı beni?
Gözyaşlarım ve hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken gece yarısı evlendirme dairesinin merdivenlerinde babamı aradığım günü yeniden yaşıyordum resmen.
Ama bu kez aynısı olmayacak bu kez üzülen taraf olmayacağım gülen taraf olacağım ve şimdi ağlamayı kesmem gerek.
Charles gelmeden kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama pek de başarılı olduğum söylenemezdi. Elimin tersi ile gözyaşlarımı kurulamaya çalışırken odaya giren Charles ile hızlıca yerimden kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ferrari Prensi / Charles Leclerc
FanfictionSeni sevmek Ferrari kadar güzeldi ama sen Ferrari motoruydun güzelim. Charles Leclerc Scuderia Ferrari F1 pilotuydu ve aerodinamik mühendisi Laura Thompson tarafından aşka düşürülmüştü. Bu sene o sene olacak mıydı ve Laura Charles'a hayalindeki şam...