"Charles hadi ama geç kalıyoruz." aynanın karşısında saçlarıma son dokunuşlar yaparken içeriye seslenmeyi de ihmal etmiyordum.
Eğer 5 dakika içinde çıkmazsak gerçekten geç kalacaktık ama ne Charles ne de Jules çıkmaya niyetli değillerdi. İkisi de salonda oyun oynamaya devam ediyorlardı.
Ben ise aynada son kez kendime bakıp güzel olduğuma karar verdikten sonra Jules'un çantasını alıp odadan çıktım.
"Charles hadi ama." diyerek salona girdiğimde hayatımda ki en yakışıklı iki adam bütün karizmaları ile karşımdaydılar.
"Vayy bu yakışıklılık da ne böyle."
Charles Jules'ı kucağına alıp yanıma gelirken "Babasının oğlu işte annesi tabi yakışıklı olacak." dedi.
"He yani benim hiç etkim yok bebeğimin yakışıklılığında" sitem ederek söylediklerim ile çantayı Charles'a verip bebeğimi kucağıma aldım.
"Şimdi zeka konusunda da sana çektiğini inkar etmiyorum ama Jules'u görenler benim doğurduğumu düşünüyorlar Laura." söylediklerine kahkaha atarak karşılık verdiğimde ona katılmamam imkansızdı.
"Bu da benim yeteneğim işte aşık olduğum adamın kopyasını doğurdum daha ne isterim tanrıdan."
"Ben bir tanede aşık olduğum kadının kopyasını doğurmanı istiyorum." kapıdan çıkarken söyledikleri ile hafif sırıtarak ona baktım. Bunu pek tabi bende isterdim.
"Charles konuşmuştuk hani." kapıyı kapatıp garaja doğru giderken cevap verdi "Konuştuk konuşmasına ama istiyorum ne yapayım. Hem 3 çocuk konusunda da anlaştık." garaja geldiğimizde o çantaları bagaja koyarken bende Jules'ı bebek arabasına yerleştirip ön tarafa geçtik.
"Sevgilim Jules daha 10 aylık hem bedenim hâlâ hamileliğin etkilerini düzeltmeye çalışıyor. Karnımda ki çatlaklar iyileşmeden yeniden hamile kalmak istemiyorum." dedim emniyet kemeri takarken.
Charles ise aracı çalıştırdı ve devamında "Biliyorum tabi ki sevgilim sadece şaka yapıyordum. Evet 3 çocuk istiyoruz ama bu sen kendini yeniden ne zaman hazır hissedersen o zaman olacak. Ayrıca Jules 2 yaşına kadar anne sütü ile beslensin istiyorsun zaten istesekte olmaz ki." dedi ve yola çıktık sonunda. Umarım geç kalmazdık.
Ayrıca söylediklerinde de sonuna kadar haklıydı yine, üç çocuk konusunda anlaşmıştık ama Jules en az 4-5 yaşına gelmeden yapmayacaktık.
Şimdi tek odak noktam minik bebeğimdi ve ondan gelen ağlama sesi ile arkaya uzanıp kucağına düşürdüğü oyuncağını eline verdim. Yanaktan da bir makas alıp önüme döndüğümde gözlerime inanamadım.
"Mmm max." kekeleyerek sürücü koltuğunda oturan Max'e seslendiğimde gülerek cevap verdi "Efendim sevgilim ne oldu?"
"Sen burada ne arıyorsun, Charles nerede?"
"Laura iyi misin sevgilim nasıl burada ne arıyorum. Eşim ve kızım ile aile yemeğine gidiyorum işte."
Eşim mi? Ya da daha da önemlisi kızım mı?
Ne oluyor amk burada kafayı mı yiyorum yoksa. Korkuyla arka koltuğa baktığımda Jules yerine 4-5 yaşlarında bir kız çocuğu görmem ile çığlık atarak önüme dönmem bir oldu "Jules nerede söyle oğlum nerede?"
Max hiç istifini bozmadan hatta gülümseyerek konuşmaya başladı "Sevgilim ne Jules'u bugün tersinden kalktın herhalde. Bizim bir kızımız var o da Julia. Ha sen karnında ki oğluma Jules ismini koyacaksan tamam kabul ediyorum."
Hiç bir ley anlamıyordum bu yüzden göz yaşlarımın ardı arkası kesilmeden ağlamaya başladım. Max ise inatla tebessüm ederek bakıyordu bana. Beynim patlayacak gibiydi Julia mı ve yeniden hamilelik mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ferrari Prensi / Charles Leclerc
FanficSeni sevmek Ferrari kadar güzeldi ama sen Ferrari motoruydun güzelim. Charles Leclerc Scuderia Ferrari F1 pilotuydu ve aerodinamik mühendisi Laura Thompson tarafından aşka düşürülmüştü. Bu sene o sene olacak mıydı ve Laura Charles'a hayalindeki şam...