londra, hollanda ve monako

1K 59 63
                                    

"Anne 26 yaşında olduğumu hatırlatmak istiyorum sana."

Fakat annemin hatırlamaya niyeti yok malesef. Elindeki ballı sütü zorla bana içirmeye çalışırken hâlâ beş yaşında olduğumu düşünüyor çünkü.

"Bu süt içilecek Laura itiraz istemiyorum."

"İtiraz etmiyorum anne içeceğim. Sadece bırak da ben içeyim."

Annem sonunda o meşhur bakışlarından atıp bardağı elime tutuşturduğunda her türlü zaten çok sevdiğim ballı sütümden kocaman bir yudum aldım.

"Sütü içtikten sonra doğruca uyuyacaksın yoksa yarın Lily ile buluşmana izin vermem."

"Anne normal şartlarda ben İtalya'da tek başıma yaşıyorum buna izin veriyorsunda Lily ile buluşmama mı izin vermeyeceksin?" gülerek söylediklerim üzerine kafama yediğim dünyanın en yavaş tokadı ile daha da güldüm. Gülerken elimden dökülmesin diye baş ucumdaki komodinin üzerine bıraktım ballı sütümü. Bu sırada annemde konuşmaya başladı yeniden.

"Anneye karşılık verilmez sus bakalım." alnıma kondurduğu öpücüğü ile yatağımın ucundan kalkıp giden annem odamın ışığını kapatıp çıkmak için kapıyı açtığında sonunda cesaretimi toplayıp ağzımda ki baklayı çıkardım.

"Anne yarın Redbull'a gitmek istemiyorum."

Söylediklerim üzerine yarı açık kapı önünde eli de kapı kulpunda bıkkınca yüzüme bakan annem ile gitmeye mecbur olduğumu da anladım. Yeniden.

"Baban için bunu yapmalısın Laura."

"Anne Redbul'a gezmek için olsa babam için giderdim ama iş görüşmesinden bahsediyorsunuz. Ferrari'den ayrılmayacağımı bile bile hemde."

Annem cevap vermedi bunun yerine aralık kapıdan dışarıyı kontrol etti ve "Baban için yapmalısın Laura ve lütfen annen için yarın Redbull'a bir şans ver." ve kapıyı kapatıp gitti. Onlar için yarın gidecektim ama şans vermek mi asla, üstelik artık Charles varken.

Dışarıdan bakıldığında Redbull'da amcamın yanında çalışmak oldukça çekici duruyordu. Hele ki başıma gelen olaylardan sonra babamın da tek istediği benim Redbul'da çalışmamdı.

Bu sayede burada Londra'da onlar ile birlikte kalabilirdim. Ailem ile.

Ama bir sorun vardı ve adı Charles'dı.

Ona sorun dediğime bakmayın hayatımda ki en güzel hata oydu belki de. Ona hata dememin sebebi aptal benin ona tehlikeli bir şekilde bağlanmasıydu ve Charles ona olan bu bağlılığımın farkındaydı.

Kafamın içindeki düşünceler ile daha fazla çıldırmamak için uyumaya karar verdim ama uyuyamadım çünkü bilin bakalım ne oluyor şu an balkonumun kapısı biri tarafından zorlanıyor.

Harika şimdi bir de hırsız ile uğraşacaktım. Karanlıkta düşmemeye özen göstererek yataktan çıkıp masamın üzerindeki kaskı zorda olsa bulup aldığımda sıkıca kavradım. Orijinal kasktı kafasına kafasına geçirirsem canı baya yanacaktır.

Temkinli adımlar ile balkon kapısına doğru ilerlemeye başladığımda perde birden açıldı ve havadaki elim benden baya uzun biri tarafından kavrandı. Ona vuramamıştım bari çığlık atarak yardım çağırayım diye ağzımı açtığımda ise ağzımı kapadı.

Son çare olarak anlık yaşadığım şok ve adrenalin ile çırpındığımda ise konuşan kişi ile anında sakinleştim.

"Şşştt benim Max sakin ol."

Ellerinden biri kolumu diğeri de ağzımı kapatırken söyledikleri üzerine öylece kalakaldım. Odamın ışığı kapalıydı yüzünü seçemiyordum ama o Max'di. Gerizekalı.

Ferrari Prensi / Charles LeclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin