6

626 62 76
                                    

Telefonunun çalmasıyla birlikte transtan çıkmış gibiydi Jungwon. Hızla telefonunu alıp kulağına götürdü

"Bir sorun mu var anne?"

"Jake'in yanındayım Neredesin? Bana bir şey söylemiyor."

"Ah şey anne... ben ... ben marketteyim!" Yüksek çıkan sesini kontrol edememişti "Evet evet ben marketteyim sadece ne alacağıma karar veremedim bu yüzden geciktim. Orada beklersen bir şeyler alıp gelmeye çalışacağım." Konuşurken bir yandan da ayaklanmış ve odadan çıkmıştı. Hızla asansöre doğru ilerlerken annesi hala ona bir şeyler söylüyordu.

"Tamam bekleyeceğim çabuk ol" kadının sesi sert ve otoriter çıkarken bu ses tonu Jungwon'u daha da strese sokmuştu. Amnesi yalanlardan iyi anlardı bu yüzden Jungwon şu anda sadece yakalanmamak istiyordu.

Otelden hızla çıkarken gözüne çarpan marketle yavaşladı ve marketin içine girdi. Hızlıca aldığı üçgen kimbapların, sütlerin, cipslerin ve Sunoo için aldığı naneli çikolatanın parasını ödeyip poşete koydu ardından ise yine aynı hızla otobüs durağına koştu.

Vardığında gelen otobüsle rahatlamış ve hemen binmişti. Çok geçmeden restorana varmış ve içeri girmişti.

"Sen diyince hızla geldim anne, bir sorun yok değil mi?" Nefes nefese kalmıştı kırmızı saçlı olan, annesine korkuyla karışık olan bir merakla bakıyordu. Annesi ise sakince nefes nefese kalan oğlunu inceledi. Ardından gözlerini market poşetine kaydırdı. Bu market buraların yakınında bulunmuyordu.

"Sadece büroda bir karışıklık var. Çözmeni istiyorum." Elindeki siyah, kalın dosyayı oğluna uzatırken sesi tok ve sert çıkıyordu. Oğlu annesinin elindeki dosyayı aldığında ise kadın yine sakin ve duygusuz bir surat ifadesiyle oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru ilerledi "Ve bir de unutmadan söyleyeyim bundan sonra gideceğin yerleri bana söyle" kadın yeniden restorandan çıkarken Jungwon ile Jake bakışıyordu.

"Annen kesin anladı"
"Annemin güvenini yıkmak istemiyorum ama bunu bilmemesi gerekiyordu."

Jake Jungwon'un elindeki poşedi açıp içinden çıkardığı kimbapları ve cipsleri aldı. Sütü sonra içebilirdi. Kimbapı ağzına götürürken devam etti

"Neyse yapacak bir şey yok al ye şunu" diyerek arkadaşına kimbapı uzattı. Jungwon kimbapı alırken sordu

"Sunoo nerede?"
"Bilmem, en son aradığımda buraya geliyordu."
"Ne zaman aradın ki?"
"Yarım saat önce falan"
"Niye gelmedi ki şimdi bu?"
"Bilmem en fazla araba falan çarpmıştır" dedi Jake kimbapın son lokması ağzına atarken. Jungwon yanındaki arkadaşına gözünü devirirken içeri nefes nefese giren çocuk tüm dikkatlerini çekmişti.

"Az kalsın araba çarpıyordu." Nefes nefese kalan çocuk Jake'in gösterdiği naneli çikolata paketini görmesiyle dediği her şeyi unutmuş pakete doğru gülerek ilerliyordu.

Jungwon şaşkınlıkla arkadaşına dönerken Jake sanki yılların bilgesiymiş gibi omuzlarını silkti.

(...)

"Hey Jungwon bir gelir misin?" Babası aşağıdan yukarıya Jungwon'a salona gelmesi için sesleniyordu. Hemen telefonunu alarak babasını bekletmeden aşağıya indi Jungwon "Geldim baba, bir sorun mu var?"

Adam aldığı nefesi bırakırken Jungwon'a telefonu uzattı "Park ailesinin oralarda bir vampir vakası görülmüş. Senin ilgilenebileceğini düşünüyorum. Annen zaten sana dosyayı vermiştir." Adamın dedikleriyle Jungwon rahat bir nefes alırken birden aklına gelen şeyle duraksadı "Park ailesinin evi mi?" "Hmhm evinin yakınlarında olan şeylerden şüpheleniyormuş Bay Park, bize söyledi ve ben de senin yapabileceğini düşündüm." Adam oğlundan emindi. O gerçekten yetenekli bir gençti ve vampirleri rahatlıkla yenebilirdi. "Tamam baba ilgilenirim" dedi ailesini hayal kırıklığına uğratmamak için.

Red Moon Light // JaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin