Bir önceki bölümü okuduğundan emin ol
____________________________________Hep birlikte Sunoo'nun evine doğru ilerliyorlardı. Jake ve Niki kısa sürede sızmış ve arabada sessizlik oluşmuştu.
Niki ve Jake'i saymazsak gayet güzel bir araba yolculuğu geçirmişlerdi. Sunoo Jake'i koltuğa bırakırken Jungwon ise Niki'nin ayakkabılarını çıkartıyordu.
"Bunlar koltukta yatsınlar sen benim yanıma gelebilirsin"
Jungwon Sunoo'ya gülerken Niki'yi koltuğa bırakarak arkadaşını onaylanmıştı. Daha sonra koltukta uzanan iki kişiyi arkalarında bırakıp üst kata Sunoo'nun odasına çıktılar.
"Al bunlar sana olur" Jungwon Sunoo'nun uzattığı pijama takımını alıp teşekkür etti. Üstündeki gömleği çıkarmak için düğmeleri açıyordu ki aklına ısırık izi geldi
"Şey Sunoo acaba giyinene kadar odadan çıkabilir misin?"
"Ne? Utanıyor musun?" Arkadaşına alaylı bir şekilde bakıp gülümsedi "Normalde hep benim yanımda giyinirsin. Hem ben senin arkadaşınım bir şey olmaz giy hadi"
Jungwon arkadaşına öylece bakarken Sunoo yeniden arkasını dönmüş yüz bakımını yapıyordu. Jungwon isteksizce gömleğini omuzlarından düşürürken hızla pijamanın üst kısmını eline aldı
"Sen görmeyeli kas mi yaptın Won?" Aynadan arkadaşına bakan Sunoo gülerek konuşuyordu. "İşte şimdi sıçtım" bakışları Jungwon'un yüzünde yer edinince Sunoo kafasını iki yana sallayarak "Aman bir şey sormaya da gelmiyor" dedi.
En sonunda ikisi de hazırlanıp yatağa geçti. Derin bir nefes aldıktan sonra birbirlerine iyi geceler diyerek gözlerini kapattılar. Jungwon Sunoo'ya sarılmış Sunoo ise Jungwon'un karnına sarılı olan kolunu tutmuştu.
(...)
Gecenin bir yarısı aniden gözlerini açan kişi bu sefer Sunoo'ydu. Ona sıkıca sarılmış olan Jungwon'u hafifçe kenara ittirip kollarını gevşetti. Hemen yanında duran masadan telefonunu alarak saate baktı. "3.24" elini yüzüne atarak hafifçe yüzünü okşadı ve ayağa kalktı.
Su içmek için mutfağa doğru ilerledi. Jake koltuğa sarılmış bir şekilde yatıyordu. Bunu görünce hafif kıkırdadı. Niki yerinde yoktu lavaboya gittiğini düşünerek mutfak masasının üzerinde duran bir bardağı aldı ve dolaptan çıkardığı suyu bardağın içine doldurdu. Sessiz olan evde sadece suyun doluş sesi yankılanıyordu şimdi.
Küçük yudumlarla suyu içti Sunoo ardından bardağı geri yerine bırakarak odasına doğru çıktı.
Banyonun önünden geçerken duyduğu 'garip' nefes alış verişlerle durdu. Önce kapıyı hafifçe tıklattı ancak bir yanıt alamadı bir kaç kez tekrar etti ancak duyduğu tek şey nefes sesiydi.
"Giriyorum" diyerek yavaşça kapıyı açtı. Aralanan kapının arkasında duran siluet kapı açılınca içeri giren hafif loş ışıkla belirginleşiyordu.
"Niki?" Çıkarttığı ses önündeki bedenin titremesine neden olurken çocuk hafifçe iki eli arasındaki yüzünü kaldırdı. Sarı saçları ışıkta parlarken Sunoo yeniden konuştu "Niki iyi misin?"
"İy-iyiyim" Sesi titrek olmasına karşı hala sert çıkıyordu.
"Emin misin? İstiyorsan Jungwon'u çağı-"
"Buna gerek yok hyung, ben.. ben iyiyim"
Niki'ye biraz daha yaklaşırken endişeleniyordu. Acaba fazla içtiği için mi olmuştu?
"Hyung lütfen git, ben iyiyim."
"Yüzüme bak Niki, iyi değil gibisin"
Nikiye biraz daha yaklaştı artık aralarında sadece bir adımlık bir mesafe vardı. Elini uzatıp Niki'nin omzuna dokunduğunda Niki'nin vücudundaki soğukluğu kendi bedeninde hissediyordu. Elini Niki'nin saçlarına doğru uzattığında Niki hala tepkisizdi. Niki'nin yanına oturdu ve ona bakmasını bekledi.
"Hyung lütfen.." yalvarışı andıran ses tonu öncekine göre daha yumuşaktı. "Lütfen git!" cümlesini tamamladı.
"Bana bakana kadar gitmeyeceğim!" Ayağa kalktı ve Niki'yi omzundan tutup kendine doğru döndürdü. Gelen ani güçle kendini kontrol edemeyen Niki arkasını dönmüş, Sunoo ile göz göze gelmişti.
"Niki sen..." arkadaşı için endişeli olan gözlerin yerini dehşet, şaşkınlık ve korku dolu gözler almıştı. Ağzı hafif aralanmış vücudu geri adım atmıştı.
Karşısında duran kişinin Niki olabileceğine inanmakta zorluk çekiyordu şimdi. Koyu mavi ile açık mavinin ahenk katarak birleştiği göz rengi, hafif sivrilmiş dişleri ile o bambaşka biri gibiydi. Sarı saçlarından sarkan bir kaç saç teli gözlerinin üstünü hafifçe kapatıyordu ancak bu eşsiz mavi rengi gizleyemiyordu. Niki hemen arkasını geri dönerken Sunoo hala korku ve şaşkınlık içindeydi.
Hızla kapıya doğru yönelirken Niki yumuşak ve üzgün ses tonuyla konuştu "Hyung lütfen kimseye bir şey söyleme..."
-Haruto
_________________________________
Evet kitabın başında bir tanıtım bölümü olmadığı için hepsini şimdi yazmak zorunda kalıyorum.
Kısaca bunu da anlatayım. Bir vampirin kendine özgü bir rengi ve yanlızca ailelerinin, vampirlerin, mühürledikleri kişilerin ve bazı profesyonel kişilerin alabilecekleri özel kokuları vardır. Ancak sıradan kişiler bu kokuları alamazlar ya da almak için çok uzun zaman eğitim görüp uzmanlaşmaları gerekir. Renk ise dediğim gibi her vampire ait belli bir renk ya da renk karışımları vardır. Örneğin Jay'in ki kan kırmızısıyken Niki'nin ki mavinin tonlarının karışımıdır. Kan içerken, kana ihtiyaç duyarken ya da duygularını çok yüksek dozda yaşarken renkler kendini belli edebilir. Sunoo da Niki'nin vampir olduğunu buradan anlamıştır.
Bir de şöyle bir şey var mesela Jay bu durumlarda sıcak olurken Niki soğuk olur. Bu vampirlerin yapısına göre değişen bir başka değişkendir.
Bu bölümlük bu kadardı.
Oy vermeyi unutmayın lütfen♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red Moon Light // Jaywon
Vampireİnsanların vampirlerden korkulduğu hatta vampir olduğunu düşündükleri kişileri öldürdüğü bir zamanda Seul'ün soylu ailelerinden birinin çocuğuydu Jay. Ama insanların bu soylu aile hakkında bilmedikleri ufak bir sır vardı. (...) Ailesinin düzenlediği...