24

391 46 24
                                    

Önceki bölümü okuduğundan emin ol
________________________________________

(...)

"Üzgünüm şu anda restoran kapalı, yarın yeniden gelebi- hey sen, çık dışarı!"

"Bu restorana gelen müşterilere hep böyle mi davranıyorsunuz Bay Sim? Bir restoran sahibi olduğunuz halde bunu yapmanız hiç hoş değil"

"Ne yapıp yapmayacağım seni ilgilendirmez, şimdi çık git."

"Ama ben açım"

"Bu beni ilgilendirmez, ailen önüne bir şeyler atabilir"

"Bir ölümlü için fazla kabasın.."

Dudaklarını öne doğru bükerek Jake'in yüzüne yaklaştı Heeseung. Jake geri çekildiğinde Heeseung sırıttı "..Ailem seni önüme atabilir" gözleri Jake'in boynuna doğru kayarken Jake onu tüm gücüyle ittirdi ama bir vampirle bu şekilde konuşmak ister istemez onu tedirgin ettiği için kolları titriyordu.

"Restoranımdan hemen çık!"

"Üzgünüm buraya karnımı doyurmaya geldim ve doyurmadan gitmem"

Jake derin bir nefes aldı, kendine hakim olması gerekiyordu "Peki, geç masaya."

Heeseung yeniden gülümserken Jake'in gösterdiği masaya doğru ilerledi. "Bay Sim ne önerirsiniz?" Oturduğu masada bulunan menüyü açarken Jake'e göz ucuyla sordu.

"Zıkkımı" sessizce fısıldarken Heeseung bunu duymuştu "Anlamadım?"

"Diyorum ki seç birini, işim var seninle uğraşamam"

"Hmm o zaman seni alabilir miyim?"

"Ne saçmalıyorsun? Düzgünce ne yiyeceğini söyle!"

Jake oturan Heeseung'a bağırdığında Heeseung ayağa kalktı ve Jake'e bir adım daha attı. En sonunda Jake'i masayla kendi arasına aldığında yeniden konuştu "Seni istediğimi söylemiştim değil mi?"

Jake yutkunduğunda Heeseung zaten yakın olan yüzlerini tamamen yakınlaştırmıştı, artık kafaları birbirine temas ediyordu. Heeseung Jake'in ellerini masaya kendi elleri ile sabitlerken Jake öylece duruyordu. Belki de bu kaderini kabullenmekti belki de sadece ne yapması gerektiğinden emin değildi.

Heeseung yine yüzüne sırıtışını yerleştirdi ve Jake'in dudaklarına doğru yaklaştı "Bu kadar uysal olman şaşırtıcı, yoksa kabullendin mi?"

Karşısından cevap gelmemesi onu sinirlendirse de gülümsemesini bozmadı sonuçta cevap verememesi de Heeseung için bir zafer sayılırdı. Dudaklarını sanki onu sinir etmek istercesine yavaşça Jake'in dudaklarına bastırarak emmeye başladı. Bir süre sonra artık bu öpüşme Jake'in canını yakacak türden olmaya başladı ve Heeseung kesinlikle bundan zevk alıyordu. Tam Jake'in boynuna geçecekken gelen sesle ikisi de kafasını o yana doğru çevirdi.

"Sim Jaeyun, neler oluyor?!"

Gördükleri kişi orta boylu, zayıf ve uzun kahverengi saçlara sahip bir kadındı. Gördüğü şey yüzünden elindeki çantası yere düşmüştü ve karşısındaki kişilerden şaşkınlıkla bir açıklama bekliyor gibiydi.

Jake kısa bir süre Heeseung'la aynı pozisyonda kalsa da aklını yeniden toparlayıp pozisyonunu düzeltti "Anne göründüğü gibi değildi, gerçekten"

"Sevgilin mi? Bana bir sevgilin olduğundan bahsetmemiştin. Yoksa o sana zorla mı saldırdı?!" Telaşla oğlunun yanına gidip yüzünü elleri arasına aldı. Dudakları kızarmış ve bazı yerleri incinmişti. Oğlundan bir açıklama bekliyordu ve gözlerinin içine bakıyordu ona her şeyi açıklaması için.

Red Moon Light // JaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin