BÖLÜM 3

1.5K 113 33
                                    


Ablam bir beğeni alabilir miyim ya??

Sevdiğinize söylemek istediğiniz bir cümle ya da kelime alayım bir de?


Düşüncelerim dipsiz bir kuyu gibiydi, taş ne kadar aşağı düşerse düşsün bir sonuca ulaşmıyordu. Duyduklarım, bildiklerim yaşadıklarım kuyumu daha da derinleştiriyor, taşların yolunu uzatıyordu. Bir gün zihnimde bir yangın çıkacaktı ve o kuyu yosunlarıyla beraber alev alacaktı. Durdum ve derin bir nefes aldım.

Kulaklarım sağır olsaydı da duymasaydım diye düşündüm. Yaşamasaydım da bilmeseydim. Kafamı duvardan çekerek taş koridordan sessiz adımlarla dışarıya çıkmak için ilerledim. Bugün on üçüncü günümdü. Babamın ölüsünün üzerinden on üç gün geçmişti...

Mezarsız bir babam vardı, arkasından dua dahi okunmayan.

Elbisemin eteklerini avuç içime toplayarak taş koridordan sessiz adımlarla çıkmıştım, boş avluya sakince göz attıktan sonra hızlı hararet dolu olduğunu bildiğim mutfağa ilerledim. Mutfakta çalışanlar amcamlar için yemekler hazırlıyorlardı. Aslında çok sevdiğimiz söylenmezdi amcamı ama babam insanların diline düşmemek için severmiş gibi yapıyordu. Onlar biraz bizden farklıydı hatta bayağı farklıydı. Aynı anne ve babadan olmalarına rağmen amcam babama göre daha iyi, daha şefkatliydi.

Kadınlara değer veriyordu, kızını seviyordu.

Babam gibi değildi.

Mis gibi koku gelen mutfağa girdiğimde çalışanlar tek tek baş selamı vermişlerdi onlara bakmadan mutfak masasına ilerledim ve oturdum. Yasaklamıştı babam, çalışanlarla konuşmamı, erkeklerle konuşmamı, yaşıtlarımla konuşmamı. Yaşıtlarım aklımı çelermiş, yanlış yola sokarmış. Öyle derdi. Rayan'la bile konuşmama sinir olurdu çoğu zaman. Kırk yılda bir görüştüğüm kuzenimle konuşmayacaktım da kiminle konuşacaktım baba?

"Zerda Hanımım, kekten ister misiniz?" dedi aralarındaki en büyük ve yetkili Havin Abla. "Zaten son zamanlarda kilo verdiniz gibi. Size güzel bir tabak hazırlayayım mı?" Annem öldükten sonra bana Derya Teyze bakmıştı o da vefat edince Havin Abla hep ilgilenmişti benimle. Diğer çalışanlarla göz kontağı dahi kurmasam da ona öyle bir şey yapamazdım, ayıptı. Hakkı değildi.

"Sağ olasın iyi hissetmiyorum." Gülümseyerek bana bakıyordu her gülümsemesinde kaz ayakları kırışıyor gerçek bir gülümseme sunduğunu kanıtlıyordu bana. Ağaran saçlarını yazmasının içine koyarak ayaklarımın önüne bir sandalye çekti ve tombul bedenini önüme koydu. Ellerimi avuçlarının içine alarak ovalamıştı. Tek şefkat gördüğüm insan amcam ve Havin Ablaydı. Yaşı yetmişe dayanmıştı ama hala dinç ve diriydi çoğu yaşıtına göre.

"Güzel kızım, biliyorum sana fazla samimi davranmamızı istemiyorsun, özür dilerim ama," demişti avcunun içinde lan ellerime bakarak. "ben endişeleniyorum senin için, yakın zamanda evleneceksin adamın aldığı gelinliğin içinde de rahat edemezsin sonra. Zaten zayıf bir kızdın son on günde iyice eridin ne olursun benim için bir iki lokma bir şey ye." Masum gözlerle bana bakıyordu. Çok isterdim onu kırmamayı ama ne zaman yemek yesem midem bulanıyor, kusuyordum. Babamın midesizliği benim canımı yakıyordu.

"İstemiyor canım Abla, hem gelinliği boş ver belki beğenmezler vücudumu almazlar beni." Dedim şakaya vurarak konuyu.

Hayretle gözlerini ayırarak vücuduma baktı. "Senin gibi kızı kim beğenmez şuna bak. Seni gören döner bir daha bakar maşallah sana. Kumral saç, beyaz ten, uzun ve kıvrık kirpik, badem yeşil göz, e daha ne olsun güzelim seni beğenmeyen kendinde şüphe arasın." Gülerek yavaşça bacaklarına vurdum.

ÖZGÜRLÜĞÜN KÜLLERİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin