Vücuduma değen ellerle sırtım yay gibi gerilirken kulaklarıma değer nefes tüylerimi diken diken ediyordu. Hayatımda ilk defa kendi isteğimle, özgürlüğümle yaptığım bir şeydi. İlk defa birey olduğumu hissediyordum, ilk defa yaşadığımı ve nefes aldığı...
Kızlar, Hakan'ın hayatına da kısa bakalım istedim. Bonus olarak. Buyurunuz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hakan bakış açısı;
Kayıp ruhların ilk amacı ölümdür. Ölümün ilk mesleği askerlik. Askerlik ölümle dost, vatana candır. Kimisi vatan için kimisi ölüm için seçer bu mesleği. Ben vatanı için seçenlerdendim. Vatanıma can olacaktım.
Elimde tuttuğum telsizle gelecek olan haberi bekliyordum. 'Yok edildi Konutanım' lafını duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki.
"Komutanım"dedi Ferhat.
"Söyle asker."
"Vatan'a can feda, kalleşlere ölüm bedava." dediğinde belli belirsiz gülümsedim. Başarmıştık yine. Ölmesi gerekenleri öldürmüştük.
"İlk değil son da olmayacak asker." Dedim
"Sıkmayın canınızı komutanım, biz her daim buradayız. Alınması gereken bir canı zevkle alırız."
Biliyordum, vatan için her şeyini verirlerdi. Time asla gerçek olmayan bir askeri almazdım.
"Toparlananın bir haftalık tatilimiz bitmiş bulanmakta."
"Emredersiniz Konutanım." Dediler hep bir ağızdan. Oturduğum koltuktan kalktım. Eski ve yurt kumaşı ilk başlarda midemi bulandırsa da şu an en büyük destekçimdi. Yaklaşık bir haftadır şehrin güneyinde pusudaydık. Ülkeye girenlerin biletini canlarıyla kesiyorduk. Diğer odada düşmanları dinleyen Emre görevin bittiğini duyduğu an koşarak odama girmişti. Baş selamı vererek rahat pozisyona geçti.
"Komutanım hemen şimdi mi yola çıkacağız?"
"Yatıya kalmak istiyorsan kal."
"Toparlanmaya gideyim mi o zaman Konutanım?" Dediğinde ona dik dik baktım. Zayıf ve kısa bir çocuktu. Aslında kısa değildi sadece ordunun ortalamasının altındaydı. Fazla zeki olduğu için istihbaratta görev alıyordu ama bu zekasını ben çok göremiyordum.
"Oğlum nasıl kazandın lan sen bu mesleği? Tatile mi geldin angut? Valizin mi varda toplayacaksın!"
Başını eğerek kırıldığını belli ediyor ve yüzünü asmıştı. Te Allahım yarabbim ya bir de bunun narin ruhuyla uğraş dur.
"Ben sizin emriniz dışında bir şey yapmak istemediğim için sordum Komutanım."
"Tamam hadi git tatil çantanı toparla." Dedim masaya ilerlerken. Kimsenin nazını çekemezdim. Algısı kıt insanlara da zerre katlanmıyordum.
"Emredersiniz Komutanım." Diyerek tekrar koşarak odadan çıktı. Ordu değil çocukhaneydi sanki. Gören de hiç ölümle burun buruna gelmemiş, şımarık büyüyen biri sanacaktı. Beş yaşında ailesini kaybetmiş on yaşında hasta olmuş ve üç sene önce de nişanlısı ölen birine göre oldukça çocuksuydu. Sabır çekerek önümde duran birkaç dosyayı ve küçük bilgisayarı askeri çantama attım o sırada kapıya vurulmuştu.