BÖLÜM 4

1.3K 97 10
                                    


Merhabalar efendiim.
Bir beğeni alabilir miyim aşağı inmeden önce??Keyifli okunmalar.

Ben hep kimsesizdim. Annem sekiz yaşındayken beni bırakıp gitmişti babam ise zaten hiç var olmamıştı. Varlığını fark edemediğimin yokluğunu nasıl fark edecektim ki ben?

Bugün on beşinci günümdü. Babamı gömmemin üzerinden tam on beş gün geçmişti. Duyduklarımı bilmenin ağırlığı çok fazlaydı, üzerimde olan yük her geçen gün daha da artarken yolumu kaybetmem tökezlememi sağlıyordu. Babasızlığı, babası hiç var olmamış kişiler bilemezdi, tıpkı ben gibi.

Önümde duran çorbadan bir kaşık daha alarak sesi cıvıl cıvıl çıkan Rayan'a baktım. Bu şehirde ki birçok kızdan daha mutluydu. Okumuştu, eğlenmişti, gezmişti şimdi de ailesinin yanına dönmüştü ve hayatında biri vardı. Kendi istediği biri vardı.

"Adı Bert ama annem ona Niko diyor." Güzel yüzüne yakışan bir kahkaha atarak. "Hani şu yabancı damattaki Niko var ya ona hitaben." Demişti bana göz kırparak. Ona eşlik etmek için sahteden de olsa gülümsemiştim. "Ee, sende ne var ne yok? Evleniyormuşsun, yakışıklı mı bari?" Açılan konunun sıkıcılığı ile göz devirmeden edemedim.

"Bilmiyorum."

"Ne?" Demişti şaşkınlıkla. "Nasıl bilmiyorsun kızım? Amcam o kadar da iğrenç bir adam değildir herhalde."

"Maalesef öyle." Dediğimde kahve gözleri şaşkınlıkla aralanmıştı. Az önce gülümseyen suratına acıyan bakışlar yerleşmişti. Ben bile kendime acımıyorken onlara ne oluyordu? "Çok umurumda değil zaten evliliğimiz uzun sürmeyecektir."

"Nasıl yani." Dedi sarı saçlarını kulağının arkasına atarken. Nereden biliyorsun ki?"

"Öyle olacaktır hissediyorum." Kaşlarını çatarak oturduğu yerde dikleşti ve bana doğru eğildi. Bedeninden yayılan güzel kokuyla derin bir nefes aldım. O her zaman güzel kokardı, benim aksime.

"Kaçacak mısın?" diye sormasıyla istemeden kıkırdamıştım. Ne kadar saf ve masumdu.

"Bilmem neden olmasın." Kaşlarını çatmış, burnunu kırıştırmıştı. Arkasına yaslanarak kollarını birbirine geçirmiş bana trip atıyordu.

"Düzgün anlat şunu."

"Yani beni sevmeyecek bence ondan dolayı ayrılırız merak etme, kaçmayacağım."

Anlattıklarımı derin bir dikkatle dinledikten sonra sessiz kalmıştı ardından kollarını masaya dayayarak heyecanla tekrar eğildi bana. "İç çamaşırı çeyizine bende gelebilir miyim?"

Sorduğu soru üzerine kocaman bir kahkaha attığımda mutfaktaki kadınlar bize dönüp bakmıştı. Kendimi düzleyerek kaşlarımı havaya kaldırdım. "Asla, çünkü onlar her şeyi halledecekler."

"E ne zaman tanışacaksınız."

"Bilmem babam ne zaman izin verirse." Sanki çok istiyordum da evlenmeyi. Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra elimi avuçlarının arasına alarak destek vermek amacıyla sıktı.

"Bana her şeyi anlatabilirsin biliyorsun değil mi? Her zaman arkandayım, kaçacağım de kaçırırım seni." Gülümseyerek elimin üstünde olan elini bende avcuma aldım. Elimin altında olan el yumuşacıktı, benim elimin aksine. On iki yaşından beri evdeki tüm işleri yapardım, kendime aldığım hiç kişisel bakım ürünüm bile yoktu. Bazen babam suratımda çıkan sivilcelere sinirlenir. 'Bu böyle giderse seni kimse almaz' der Zelal'e bana krem almasını söylerdi. O kadar ilgisiz büyütülmüştüm ki sırf babamın şu ilgisini alabilmek için yüzümde sivilceler çıksın diye dualar ederdim. Bu kadar ilgisiz büyümüş bir kızdım. Ben eksik bir ağaçtım, dallarım yoktu sadece köküm vardı.

ÖZGÜRLÜĞÜN KÜLLERİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin