Hala boşluğa sarılırken kollarımı mümkün olabilirmiş gibi daha çok kendime çekmiştim.Şu an sadece bu anın içinde kaybolmak istiyordum.
Bu tıpkı gökyüzünden kayıp gittikten sonra kimsenin hatırlamadığı bir yıldız parıltısı olmaya benziyordu ama ben asla gerçek bir yıldız olamamıştım.
Hiçbir zaman gökte parlayan bir yıldızın parıltısı olmaktan öteye gidememiştim.
Hatta o yıldızı bile yeterince aydınlatamayan, silik ve basit bir parıltıydım sadece.
Gecenin karanlığında, gökyüzünün büyüleyici ışıltısında sonsuza kadar görünmemek üzere kaybolmaya mahkumdum.
Belki en koyu karanlığı bile biraz olsun aydınlatabilirdim ama yalnızca tek yapabileceğim o karanlığı griye çevirmek olabilirdi.
Zaten beyaz olmak da, bana göre değildi.
Gözyaşlarım çeneme doğru bir yol alırken ben gittiğim her yol kenarının tek tek üzerime dökülmesini izliyordum.
Bir anda güçlü kolların bedenimi sardığını hissettim ama bu kolların sahibinin Donovan olduğunu bildiğim için ellerimi onun sırtına koyup bir süre öylece onun kollarının rahat ve güvenli havasında kendimi kaybettim.
"Çok rahat ve güzel," dedim sesimin titrememesine özen göstererek.
Saçlarımı hafif hafif okşarken, "Geleceğim dedin ama gelmedin. Seni çok özledim." Yüzümdeki o küçük tebessüme engel olamadan sessizce iç çektim.
Onu gerçekten hak ediyor muydum?
İşte bunu gerçekten merak ediyordum.
Kollarımı ondan ayırırken yüzümde duran tatlı tebessümle Donovan'a baktım. "Gerçekten beni bu kadar kısa bir sürede özledin mi?" diye sordum.
"Sana kısa gelen o süre bana hiç olmadığı kadar uzun geldi çünkü seni, sen yanımda olduğun zamanlarda bile özlüyorum." Bir elini yanağıma koydu ve yavaşça tenimi okşadı.
"Bu kadar mutlu olmaya hakkım var mı, bundan emin değilim." Donovan yanağımı okşamaya devam ederken bana gülümsedi.
"Bundan çok daha fazlasını hak ediyorsun. Lütfen bana bir daha böyle bir soru sorma. Her zaman daha fazlasını istemelisin, Linin. Bu kötü bir şey değil. Sana söz veriyorum. Hakkın olmadığını düşündüğün her şeyi bir bir sana armağan edeceğim." Onun gülümsemesine karşılık verdim.
"Daha fazlasını istemiyorum. Her zaman bu kadar mutlu olsam ve sen hep yanımda olsan bu bana yeter. Yalnızca senin olmanı istiyorum. Ömrümün yettiği yere kadar seni sonsuz bir sevgiyle sevmek istiyorum, Donovan." Burnumun ucuna minik bir öpücük bıraktı.
"Ben de ömrümün sonuna kadar bu utanınca kızaran burnu ve yanakları gözlerimin yansımasında seyretmek istiyorum çünkü hayatım boyunca izlemek istediğim tek yansıma senin, gözlerimin önüne düşen o güzel yansıman." Donovan'ın her bir kelimesi ruhuma o kadar iyi geliyordu ki, onu dinlediğim her saniye kocaman gülümsemeden ya da tebessüm etmeden duramıyordum.
Onun bu sözleri yıllar önce dolunaya bakarken aklıma gelen bir sözü zihnime hatırlatmıştı.
Sen yere düşen karı izle, ben de gözlerimin önüne düşen seni...
O gün kar yağıyordu ve dolunayın aydınlık yansımasıyla yere düşen karları izlerken aklıma bu söz gelmişti.
Bu sözü nedensizce eğer önceki hayatım olmuşsa, o hayatımdan birinin söylediğini düşünmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN YERYÜZÜNDEKİ YANSIMASI
Gizem / GerilimOnlar karanlığın yeryüzündeki yansımasıydı. Bir tabutun açılması en fazla ne gibi bir sorun getirebilirdi ki? O gece olayların bu noktaya geleceğini bilmiyordum. Özgürlüğün kafesini açtığımı ve karanlığı yeryüzüne davet ettiğimden haberim yoktu. Gec...