16. Bölüm

182 13 4
                                        

Arkadaşlar telafi için bu bölümü erken yayınladık. Ve diğerine göre baya uzun bir bölüm oldu.

Multimedia: Hatırlamayanlar için taş ev.

İyi okumalar...

MERT

Mercan'ın burada olduğuna hala inanamıyordum. Neden geldiğini düşünmekten kafayı yemek üzereydim. Neslihan teyze hala uyuyor, biz ise salonda hiçbir şey yapamadan oturuyorduk. Bu beni daha da delirtiyordu. Arada bir Erhan amcaya bakıyordum. Elif için ilk defa bu kadar endişeliydi.

Evden kaçtığında bu kadar endişelenmediğini hatırladım. Benim geldiğimi gördüğünde bile kızmamıştı. Bu beni ne kadar şaşırtsa da üzüntüsüne vermiştim.

Erhan amca hariç hepimiz Mercan'a kısa ve sinirli bakışlar atıyorduk. O ise bakışlarımızı görmemiş gibi gülümseyerek karşılık veriyordu. Aklıma gelen fikir ile ayağa kalktım. Burcu'yu sessizce yanıma çağırdım.

"Elif'in odası nerede Burcu?" dedim sessizce.

İlk önce biraz şaşırsa da cevap verdi. " Yukarıda tuvaletin iki yanındaki oda"

Cevap olarak hafifçe kolunu sıkıp yukarı çıktım. Elif'in odasının kapısını açıp içeri girdim. Nedense buraya ilk kez gelmiş gibi hissetmiyordum. Elif'le ilgili bir ipucu bulacağımı düşünerek gelmiştim buraya. Siyah ve beyazın hakim olduğu odada kırmızı dokunuşlar vardı. Sevmiştim bu odayı.

Yavaş adımlarla düzenli çalışma masasına doğru yaklaştım. Üst üste konmuş kitapların üzerinde bir fotoğraf vardı. Belki yaptığım yanlıştı ama uzanıp fotoğrafı aldım ve rahat görünen kırmızı koltuğa oturdum.

Fotoğrafa baktığımda ise bir süre idrak edemedim. Elif'le benim çimenlerin üzerinde çekilmiş bir fotoğrafımızdı. Çok büyük gözükmüyorduk. Çok önce çekilmiş bir fotoğrafa benziyordu. Evet Elif'in geçmişimde yeri olduğundan emindim ama o zamanlara ait bir anı bulmak beni şaşırtmıştı.

Fotoğrafı da alıp odadan çıktım. Tam tuvaletin önünden geçerken duyduğum sesle durakladım. Mercanın sesi geliyordu. Telefonda ingilizce olarak biriyle konuşuyordu.

"Acele etme artık. Kız zaten senin elinde. Birkaç gün bekle, ortalık biraz durulsun. Sonra tekneyle kaçırırsın."

Ne dediğini daha iyi duyabilmek için kapıya yaklaştım.

"Ya sakin ol. Kimse Elif'le seni bulamaz. Taş evin yerini bir tek Mert biliyor. O da zaten hafızasını kaybettiği için hiçbir şey hatırlamıyor. "

Mercan'ın telefonu kapattığını anladığımda hızla aşağı indim. Neler duymuştum ben? İşte hafızamdan en çok nefret ettiğim zamanlardan birini yaşıyordum şimdi. Hızla aşağı indiğimde merakla ayağa kalkan Ceren, Burcu ve Anıl'ı önemsemeden ön kapıyı açıp dışarı çıktım ve kapıyı çarparak kapattım.

Arabaya binerken tek düşündüğüm şey biran önce eve gitmekti. Eve vardığımda hışımla odama girip camın önündeki koltuklara oturdum. Bir bacağım sinirden titrerken hafızamı zorladım. Ayağa kalkıp odada ileri geri yürümeye başladım. Neden hatırlayamıyordum.

"Lanet olsun" diye bağırıp duvara yumruk attım. Ardından ailemin sese gelmesi ihtimaline karşı kapıyı kilitledim. Kanayan elime odada bulduğum bir kumaş parçasını sararken, tahmin ettiğim gibi kapım zorlandı.

"Oğlum aç kapıyı" diyen babamın sert sesini duydum ilk başta.

"Açmayacağım baba zorlama" diye seslendim dışarı doğru.

Benden VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin