Sınır yine geçmedi. Bizi üzen eski bölümlere yorum yapan insanların da yeni bölümlere yorum yapmaması. Demek ki biz yazamıyoruz dedirtiyo insana. Neyse bu konuları geçelim bu bölüm biraz geçiş niteliğinde.
Multimedia: Burcu'nun kıyafeti.
İyi okumalar.
1 ay sonra
BURCU
Elif'in gidişinin üzerinden yaklaşık 1 ay geçmişti. Kardeşim yerine koyduğum arkadaşımın gidişi her ne kadar beni çok üzmüş olsa da, daha fazla yalan söylememem açısından gitmesi iyi olmuştu. Yine de Elif'in yokluğu çok hissediliyordu. O benim 7 yıllık arkadaşımdı. Daha önce de söylediğim gibi olmayan kardeşimdi o benim.
Ve ben kardeşime onlarca yalan söylemiştim. Herbir yalanımda kalbimden bir parça kopuyordu. Hele de o yılmaz, yıkılmaz, güçlü ve en önemlisi neşeli Elif'i görememek çok canımı yakıyordu. Her ne kadar yapmaya zorlanmış olsam da bu olanların benim yüzümden olduğunu bilmek içimdeki acıyı ikiye katlıyordu.
Ben olmasaydım, ben Mert'le konuşmasaydım belki de o hepimizin hayatını değiştiren kazayı yapmayacaktı. Mert , Elif'in Amerika'ya dönüşünün ardından kafasını toparlamak ve yalnız kalmak amacıyla Kıbrıs'a gitmişti. Ne Elif vardı şimdi ne de Mert...
Dağılmıştık hepimiz. Neden? Tek bir mantıklı açıklaması yok bunun. Kabaca saçma bir düşmanlığın bizim üzerimizdeki etkisi diyebiliriz. Elif o kadar çok şeyden habersizdi ki... Öğrense benimle bir daha konuşmayacaktı. Bundan emindim.
Az buz şeyler değildi ondan sakladıklarım. Ama mecburdum işte. Her ne kadar tüm gerçekleri anlatmak istesem de şuan da bu imkansızdı. Ya herşey kendiliğinden ortaya çıkıcaktı ya da Elif ve Mert'in hikayesi burada sonlanacaktı.
Benim bile bilmediğim şeyler vardı ortada. Murat amca ve Erhan amcanın düşmanlıklarının nedenini bilmiyordum mesela. Ortada bu kadar sır varken Elif ve Mert'in biraraya gelmesi imkansız gibiydi zaten. Bizim ise onların imkansızı başarmalarını ummaktan başka yapabileceğimiz birşey yoktu.
"Hayatım nerdesin?" diyen Anıl'ın sesi beni düşüncelerimden ayırdı.
Şaşkın bakışlarımı Anıl'a çevirip "Sen içeri nasıl girdin?" dedim.
"Burcu'cum unuttun sanırım ama ben senin sevgilinim ve bu evin anahtarı bende de var" dedi gülerek.
Benim şaşkınlığıma alaylı bir şekilde gülerek cevap vermesi tüm sinirlerimi ayağa kaldırmıştı. Neler yaşadığımı en iyi bilen oydu. Bana destek olması gerekirken günlerdir doğru düzgün aramıyordu bile beni. Ben aradığımda ise kısa cevaplar veriyor beni resmen başından savıyordu.
Hiçbir şey olmamış gibi eve gelmesiyse bardağı taşıran son damlaydı. Yine de sinirimi bastırmaya çalışıp konuştum.
"Neden geldin?" Sinirimi bastırma çalışmalarım çok iyi bir sonuç vermemişti.
Benim sorumla Anıl'ın yüzü aniden gerildi. Hızlı adımlarla odama girdi. Birşey demeden onu izliyordum. Arkasından kafamı uzatıp ne yaptığına baktığımda yatağımın üzerine bir büyük bir de küçük bir kutu bıraktığını gördüm. Sinirimden elindeki kutuları fark etmemiştim.
Tekrar hızlı adımlarla odamdan çıkıp kapının önüne geldi. Ben bana hala cevap vermediği için şaşkınken kapıyı açtı.
"1 saat sonra buraya bir kuaför ve makyöz gelecek. 3 saat içinde hazır ol. 3 saat sonra bir araba gelip seni alacak" dedi ve bişey dememe izin vermeden dışarı çıkıp kapıyı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Vazgeçme
RomanceBirbirini herşeyden çok seven iki genç... Nedeni bilinmeyen bir düşmanlık... Yalan bilgiler sonucu yapılan bir kaza... Ve kaybedilen bir hafıza... Saklanan sırlar ve söylenen yalanlar en kötü neye yol açabilir? ...