Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Iyi okumalar.
ELİF
Gözlerimi aralarken üstüme örtülen pikeyi fark ettim. Mert örtmüş olmalıydı. Gözlerim karşı koltukta yatan Mert'e kaydı. Yavaşça ayağa kalkıp elimde olmadan ona doğru yaklaştım. Koltuğun hemen yanında yere oturup onu izlemeye başladım. Bir insan uyurken bu kadar güzel olabilir mi sorusunun olumlu cevabıydı Mert. Uyandırmamaya çalışarak elimi yanağına koydum. Bu anı yaşamayalı o kadar zaman olmuştu ki...Baş parmağımı yanağında hafifçe aşağı yukarı doğru hareket ettirip okşarken Mert'in sesiyle kendime geldim.
"Eskiden de böyle izler miydin beni uyurken" deyip gülümsedi.
"Evet" dedim acı bir gülümsemeyle. Boğuk çıkmıştı sesim.
"Eskilerden, üzülmen için bahsetmiyorum Elif. Eğer eskilerden her bahsettiğimde üzüleceksen söyle bahsetmiyim. Artık üzülmeni istemiyorum." dedi koltukta doğrulurken.
Ben de yerden doğrulup ayağı kalktım. Koltukta yanına otururken "Hayır. Tamam" dedim. "Üzülmeyeceğim."
Gülümsedi. Gülümsedim. "Saat kaç oldu" diye sordum. Telefonunu çıkartıp saate baktı. "8 olmuş. Sanırım vakit geldi." dedi.
"Evet geldi. Sonunda herşeyi öğrenebileceğiz." deyip ayağa kalktım.
"Burcuyla Anıl nerede?" dediğimde bir anda değişen yüz ifadesine anlam veremedim. Fakat sorgulamadım da.
"En son odalarındaydılar" dedi. Başımı sallayıp odalarına doğru ilerledim. Kapıyı tıklattım hafifçe. "Burcu" diye seslendim kapının arkasından.
"Efendim canım" dedi. Sesi boğuk geliyordu. Ağlamış gibi sanki. Sorgulamamayı seçtim tekrar. "Gelin de gidelim artık bize. Salonda bekliyoruz." dedim.
"Tamam geliyoruz" dediğinde yavaşça kapının önünden ayrıldım. Salona gittikten yaklaşık 10 dakika sonra onlar da geldiğinde evden çıktık. Arabanın içinde gergin bir hava vardı. Olmaması şaşırtırdı zaten beni.
----------------------------
Salondaki herkes oturmuş, babamın konuşmaya başlamasını bekliyorduk. Geniş üçlü koltukta bir yanımda Mert, bir yanımda Ceren vardı. Diğer üçlü koltukta ise annem, Mert'in annesi Selda teyze ve Mert'in babası Murat amca oturuyordu. Anıl ve Burcu bizden uzak oturmaya karar vermiş uzağımızdaki ikili koltuğa oturmuşlardı. Babam ise tekli koltuktaydı.
Sonunda konuşmaya karar vermiş olacak ki derin bir nefes aldı. "Murat'la olan düşmanlığımızı hepiniz biliyorsunuz. Maalesef bu düşmanlık da benim aç gözlülüğüm yüzünden. Biz ortakken iş hayatında onun ayağını kaydırıp herşeyi kendime almaya çalıştım."
Murat amca yalandan boğazını temizliğinde sıkıntıyla ona döndü babam. Geldiğinden beri yapmadığı belki de yapamadığı şeyi yapıp Murat amcaya baktı. "Bunları sonra da konuşabiliriz. Bu konulara girmeye gerek yok." dedi kesin bir sesle Murat amca. Babam onaylamadan önce bana baktı izin istercesine. Başımla onayladım.
"Neyse. Mert'le seni hep ayırmaya çalıştım biliyorsun? Ama başaramadım. Birbirinizi o kadar çok seviyordunuz ki buna gücüm yetmedi. Ben de saçma ve çok kötü oyunlara giriştim. Seni tehdit ettim en başta. Gitmezsen Mert'i öldüreceğimi söyledim. Ona olan sevginin boyutunu biliyordum. Onun ölmesine izin vermeyeceğini de. Sen gittikten sonra..." göz ucuyla Burcu'ya baktı. Anlıktı ama dikkatim onda olduğu için görmüştüm.
Sıkıntıyla nefes aldı. "Sonra Mert kaza geçirdi. Ölmemişti ama senin onu merak edip geleceğini biliyordum. Ben de öldü gibi gösterdim sana. Mercan denen o kız geldi sonra yanıma. Mert'in hatırlayıp senin peşine düşmemesi gerekiyordu. Yardım edebileceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Ona benim de bildiğim bazı anıları anlattım, Mert'e kendisiyle yaşadığını söyleyebilsin diye. Sonra olanları biliyorsunuz zaten"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benden Vazgeçme
RomanceBirbirini herşeyden çok seven iki genç... Nedeni bilinmeyen bir düşmanlık... Yalan bilgiler sonucu yapılan bir kaza... Ve kaybedilen bir hafıza... Saklanan sırlar ve söylenen yalanlar en kötü neye yol açabilir? ...