5. Bölüm

536 55 12
                                    

Bölüm baya bi gecikti. Özür dileriz. İlk önce sınırın dolmasını bekledik ama sonra sınav haftasına girince bölüm yazamadık. Irmağın hafta boyunca sınavları vardı. Benim de pazartesi piyano, perşembe kontrabas sınavlarım vardı. Sınavımdan sonra da moralim tamamen sıfırdı. Tekrar özür dileriz. Artık yaz tatiline girdiğimize göre sınır dolarsa yeni bölümü geciktirmeyiz. En azından öyle umuyorum. 

Multimedia: Burcu, Anıl, Ceren ve Mercan.   İyi okumalarrrr...

"Senden hiçbirşeyden etmediğim kadar nefret ediyorum baba!"

Koşarak odama çıkmadan önce söylediğim son kelimelerimdi bunlar. Kapımı sertçe kapatıp sırtımı kapıya dayadım. Yere çöküp ağlamaya başladım. Beni yeniden Mert'ten ayırmaya çalışmıştı. Biraz olsun rahatladığımı hissettiğimde ayağa kalkıp yatağıma gittim. Telefonuma baktığımda saatlerce ağladığımın farkına vardım. 

Telefonumu açıp galeriye girdim. Mert'in öldüğü haberi geldikten sonra onunla olan fotoğraflarımı silememiştim. Onlar Mert'le geçirdiğim tüm güzel günleri hatırlatıyordu bana. Bazen saatlerce ağladıktan sonra bu fotoğraflara bakar, güzel günlerimizi hatırlayıp biraz da olsa sakinleşirdim. Mert'i ikinci kez kaybedemezdim. Babam bana bunu ikinci kez yapamazdı. Yapamayacaktı.

--------------

Gözlerim zorlukla açılırken sabah olduğunu fark ettim. Saat daha sabahın 6'sıydı. Aklıma gelen fikirle hemen bavulumu çıkardım. Elime geçen kıyafelerimi içine doldurdum. Üstüme hızlıca kot şort ve bol bi bluz giyip hazırladığım bavulumu elime aldım. Ses çıkarmamaya özen göstererek aşağı indim. Ayağımdaki sargı yüzünden mecburen babet giyip evden çıktım. Yavaşça kapıyı kapattıktan sonra bi süre ne yapacağımı düşündüm. Şöförle gidemezdim. Kendi arabam da servisteydi. Babamın arabalarından birini almaya karar verdim. Otoparka gidip askılıktaki anahtarlardan birini aldım. Arabaya binip taş eve doğru yola çıktım.

NESLİHAN

Sabah uyandığımda saat 9'a geliyordu. Erhan daha uyanmamıştı. Üstümü değiştirip aşağı indim. Nurcan kahvaltı masasını hazırlıyordu. Elif dün geceki kavgadan sonra odasından çıkmamıştı. Odasına gidip kapıyı çaldım. Ses gelmeyince uyuduğunu düşünüp içeri girdim. Odada kimse yoktu. Yatağı da topluydu. Bu sefer tuvalete gidip kapıyı çaldım. Burda da kimsenin olmadığını anlayınca "umarım Erhan'a kızıp saçma bişey yapmamışsındır Elif" diye mırıldanarak aşağı indim. Hala kahvaltı masasını hazırlayan Nurcan'ın yanına gittim.

"Elif'i gördün mü hiç Nurcan?"

"Hayır efendim. Bugün hiç görmedim."

"Tamam. Sağol"

Nereye gittiki bu kız. Telefonu alıp Elif'i aradım. Telefonu kapalıydı. Merdivenlerden inen Erhan'ı gördüğümde sinirimi ondan çıkardım.

"Ne diye kıza bu kadar yükleniyorsun Erhan. Mert hafızasını kaybetti sen de biliyosun. Hala ne bu ısrar. Belli kız gitmek istemiyor işte. Dün kızın sana o kadar şey söyledi. Hiç canın acımadı mı? Kızını kendinden nefret ettirdin."

Durup Erhan'ın yüzüne baktım. Hiçbir duygu kırıntısı yoktu. Bir adam nasıl bu kadar duygusuz olabilir anlamıyordum.

"Birşey demeyecek misin?." dedim. Sesim daha sakin çıkmıştı bu sefer.

"Ne dememi bekliyorsun Neslihan. Mert hafızasını kaybetmiş olsa bile işimi garantiye almalıyım. Elif'in bi daha kesinlikle Mert'le bir araya gelmemesi gerek." Evet evet, biliyordum. Özdemirler...

Pes edip " Elif yok Erhan" dedim. 

"Arkadaşlarının yanına gitmiştir Neslihan. İlk defa mı evden habersiz çıkıyor sanki."

Benden VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin