CHAPTER TWENTY THREE

142 19 9
                                    


kitabın başında bahsettiğim kişi sevgilisinden ayrılmış, çok şaşırdım ama herkes kendi yoluna gitmiş işte.

gerçi artık önemi yok size iyi okumalar🥹

1981, Eylül

     Tekrar Yoldaşlığa dönene kadar James'in suratına bakmadı, kendini suçlu hissediyordu. Başlarına gelenlerin sorumlusu o'ydu.

Sessizce sandalyesinde oturduğu sırada etrafında devam eden konuşmadan soyutlanmıştı. Reyna'nın gözlerini üzerinde hissetmesine rağmen başını kaldırıp bakmadı, canının ne kadar yandığını itiraf etmek istemiyordu.

"Peter Pettigrew bir hain." Söylenen bu basit cümle arkadaşlarının yüreğinde ince bir sızıya sebep oldu, Sirius bakışlarını masanın üzerinden çekecek gücü kendinde bulamadı. O kadar kişinin arasından en yakınındaki insanlardan birinin bunu yapması üzerlerinde dönen kara bulutların ne kadar güçlü olduğunu hatırlatıyordu.

Çapulcuların durmak bilmeyen çeneleri kilitlenmişti sanki. Masadaki sessizlik can yakıcıydı.

"Bayan Hills, onu öldürdünüz mü?" Aberforth, sessizliği bozduğunda dikkatler ona yöneltildi.

Reyna, Voldemort'un başını oyuncak bir bebekle oynuyormuş gibi çevirmişti ancak onun bu kadar kolay bir şekilde hayatlarından çıkıp gideceği fikri kendisine bile doğal gelmiyordu.
Arkasına yaslanarak önündeki cipsten bir ısırık aldı. "Sanmıyorum, orospu çocukları o kadar kolay ölmez."

Yersiz sıfatına karşın Dumbledore boğazını temizlediğinde omuz silkti. "Ne? Sevgili.. diye mi başlayayım?"

"Her neyse," diye devam etti. "şimdi daha tehlikeli bir yolculuğa devam ediyoruz, Bay Pettigrew'ün ne kadar bilgi taşıdığını bilmediğimizden bütün planları yenilememiz gerek."

Olası bir savaş durumunda yaratılan stratejiler, güvenli evlerin konumları ve üyelerin bilgileri dahil her şey Karanlık Lord'un elinde olabilirdi. Hepsinin değiştirilip yenilenmesi, en kötü ihtimalle ufak dokunuşlara ihtiyaçları vardı.

"Bay Potter, sizin Bayan Valdis'i saklamanızı istiyorum." Albus'un isteği kulaklarını uğuldattı ancak onu başıyla onayladı. Ortalık bu haldeyken itiraz etmek gibi bir lüksü yoktu.

Cordelia yutkundu, Albus'un onları sürekli bir araya itmesinin sebebinin farkındaydı. Cordelia'nın ona olan zaafından ötürü sözünü dinleyeceğini biliyordu, aksi takdirde genç vampirin arkasına bakmadan kaçıp gitmesi kaçınılmazdı. Daha önce yapmadığı şey değildi sonuçta.

"Bay Black, kontrolleri siz yapacaksınız ve üç haftada bir konum değişiminden sorumlusunuz."

Sirius öne doğru eğilerek zihnindeki kaosu durdurmanın yollarını aradı. "Anlaşıldı."

Kısa bir bilgilendirmenin ardından yeni görev noktaları belirlendi.

Cordelia kucağındaki elleriyle oynarken James yanında duruyordu. "Gidiyoruz." diye belirttiğinde başını kaldırdı, ona bakabilmek için cesaretinin tahmin ettiğinden daha fazlasını kullanması gerekmişti.

İtiraz etmeden doğruldu ve sandalyesini arkaya doğru iterek ayağa kalktı.

Reyna bir elini omzuna yerleştirdiğinde Cordelia duraksayarak ona döndü, vampirin gözleri James'in üzerindeydi. "Bize bir dakika ver."

I HATE EVERYTHING ABOUT YOU-JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin