"Anneannenin yanına ne zaman gidiyoruz? Bilet işlerini halledeyim mi?"Yemek arasında söylediği şeyle sessizliğimizi o bozmuştu. Peçeteyi alıp ağzımı sildim ve ona baktım.
Sadece bir öğlen yemeği için lacivert takım elbise giyip gelmesi beni şaşırtmıştı. Tabi beyefendi görünümden çok gömleğinin ilk üç düğmesini açtığı için serseri gibi gözüküyordu. Üstelik hafif sakalları çıkmış gibiydi ama kabul etmek gerekirse bu tarz ona yakışmıştı.
"Ben gitmiyorum. Bir süre daha kalacağım."
Kaşlarını çattı. Bana uzun bir süre baktı. Açıkçası Taehyung ile ne ara bu kadar samimi olmuştuk bilmiyordum. Onu yeterince tanımıyordum. O da beni tanımıyordu. Ama bir anda benimle flörtleşmeye başlamıştı işte.
Beni öpmüştü bile? Gerçi isteyerek yapılan bir şey değildi. O gün denizin orada sırf Jungkook görsün diye beni öpmüştü ben de sonradan geri çekilmiştim. Dün ise sanırım yine Jungkook'u gördüğü için beni bilerek öpmüş olabilirdi.Kim Taehyung en başından beri benimle ilgileniyor falan değildi. Apaçık Jeon Jungkook'a takıntılı olduğu için çevresindeki insanları ondan almaya çalışıyordu. Sezgilerime göre öyleydi.
"Kardeşimin katilini öğrenmeden gitmem. Biliyorsun." Dedim samimi olmayan bir gülümsemeyle. Asıl amacım onu rahatsız etmekti.
Taehyung boğazını temizledi ve gözlerini kaçırıp yemeğine geri döndü. "Başının beladan eksik olmayacağını da biliyorsundur."
Ses tonu bile garip gelmişken söylediği şeye kaşlarımı çatmamak için kendimi zor tuttum. "Bu bir tehdit mi?"
Anında bana baktı şaşkınca. Çatal ve bıçağını bıraktı ciddi bir şekilde. "Hayır Sohee. Asıl tehditin kim olduğunu bilmiyor musun?"
Sinirle nefes verdim. "Taehyung, Jungkook'tan alıp veremediğin ne? Ne bu öfken ona karşı?"
Sandalyede geriye doğru çekildi ve gözlerini kısıp şüpheli bir şekilde bana baktı. Kendi kendine alaycı bir ifadeyle gülmeye başladı.
"Jungkook'a yine güvendin değil mi?"
Gözlerimi kırpıştırdım. Konuşamadım. Sinirlenmiş gibiydi.
"Yine seni kendi tarafına çekmenin bir yolunu buldu yani."
"Kardeşimi o öldürmemiş." Dedim. Hatta bir yandan ona şüpheli bir şekilde bakıyordum. Bana gösterdiği delillerin bile gerçek olduğundan şüpheliydim.
"Kimin yaptığını söyledi mi? Ya da tam olarak ne olduğunu anlattı mı sana?"
Gözlerimi kaçırdım.
Onu söyleyemiyoruz maalesef.
"Gördün mü? Tek bir lafına, kanıt bile göstermediği halde inanıyorsun bu çocuğa. Jungkook düzgün biri değildi asla da olamayacak Sohee. Onu senden iyi tanıyorum ve bilmediğin çok şey var."
İçime kuşku düşmüştü. Bilmediğim daha ne kadar kötü şey olabilirdi ki? Hena olayı bile garipti.
"Taehyung sen daha betersin. Çocuğun sevdiği kızı öldü diye göstermek de ne? Bunu hangi insan yapar?" Sevdiği kısmını söylerken biraz kötü hissetmiştim.
Göz devirdi. "Gerçekleri görmesi gerekiyordu. Onu kimsenin tercih etmeyeceğini, inanmayacağını da.."
Hena'nın Jungkook yerine parayı seçme olayı karakter meselesiydi. Ama ben olsaydım Jungkook'u her daim tercih ederdim. Belki de bu yüzden hala onun için uğraşıyordum. Ona inanabilmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake devil - jjk
Fanfiction"Jungkook, kardeşime ne yaptın?" "Öldürdüm." Kardeşimi bulmak için yola beraber çıktığım çocuğun arkamdan vuracağını bilemezdim. .... Okulda zorbalığa uğrayan kardeşinin intikamını almak isteyen Sohee, bilmeden intikam alacağı kişiden kardeşini bul...