Efe, sabaha kadar Gökçe'nin gözyaşlarına şahitlik etmişti. Günün ilk ışıklarıyla uykuya dalan bedenini rahatsız etmeden yataktan doğrulan adam genç kadına güzel bir kahvaltı hazırlanmaya niyetlendi. Yeni günde yepyeni bir Gökçe'ye göz açmasını istiyordu. Artık son hamleleri de yapacak ve geçmişin tortulu izlerinden onu da kendisini de kurtaracaktı. Kapıya kadar ulaşan adam tebessüm ile yıllardır sevdiği tek kadına baktı. Artık bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Efe bundan adı gibi emindi. Aldığı yeni kararlar ile Gökçe'yi uyandırmamaya özen göstererek odadan çıktı. Bahçeye çıkıp
Safiye ve Zahide Hanımların ekmiş oldukları küçük bahçeden domates, salatalık, biber gibi ürünler almak için çıkmıştı. Bahçeye yöneldiği sırada dün gece Nağme ile oturduğu kamelyada uzaklara dalıp gitmiş Caner'i görmeyi hiç beklemiyordu. Adamın durgunluğu ve canının sıkkın olduğunu fark etmesi yanına gitmesine sebep oldu.
"Erkencisin bakıyorum da."
Caner, duyduğu ses ile onu hiç beklemediğini hissettirir bir tepki gösterdi. Efe'yi gördüğü an gergin olan yüz hatlarında belirgin bir gevşeme oldu.
"Uyku ile pek aram yoktur."
"Öyle mi? Bu günlere özel bir durum değil yani."
"Yok, bu benim genel hal ve tavrım." Dedi gülerek "Peki senin elindeki tepsi ile bu saatte bahçede görmeyi neye borçluyuz?"
"Melemen." Dedi tepsiyi havada sallayarak "Günlerdir üzerimizdeki karabulutların etkisini silip atmak için iyi bir seçenek diye düşündüm. Büyük annelerin bahçesinden birkaç parça bir şeyler aşıracağım."
Caner adamın ağırbaşlılığını silkip yeniden doğmuşçasına çocuklaşmasına özendi bir an.
"Güzel fikirmiş." Diyen Caner'in yüzünde belli belirsiz bir hüzün perdesi gelip geçti. Bunu fark eden Efe onunla konuşma isteğine engel olamadı. Yanına usul adımlar ile gelip oturdu ve elindeki tepsiyi masaya yerleştirdi.
"Aslında seninle konuşmak istiyordum."
"Benimle mi? Neden?"
"Konumuz Derya." Dedi sert ve keskin bir tınıyla.
Caner, Efe'nin ağzından Derya'nın ismini duyduğunda huzursuzca gerildi oturduğu yerde.
"Derya ile ilgili seninle ne konuşacağım ben Efe anlamadım?"
"Aslına bakarsan bu konuşmayı bir nevi Gökçe için yapıyorum. Derya'nın kuzeni olduğunu çok yeni öğrendi. Şimdi bazı şeylerin çok farkında değil ama süreç sonunda Derya'yı öz kardeşi gibi bağrına basacak. Ve ben artık Gökçe'nin hiçbir şey için gözyaşı dökmesini istemiyorum. Bunu bir nevi önlem olarak gör ya da kendince işinize burnunu sokan biri gibi gör, fark etmez. Ama emin olamam gereken bazı şeyler var. Gökçe'nin hayatında olacak herkesin özellikle ailevi durumlar yüzünden gözünden bir damla yaş daha akmasını istemiyorum."
"Yani." Dedi kaşlarını çatarak ne demeye çalıştığını idrak etmeye çalışıyordu.
"Yanisi şu Caner, ilişkiniz Melih'e karşı bir perde, bir oyun mu? Yoksa gerçekten sevgiye, aşka, saygıya dayanan bir ilişki mi?"
Duydukları ile şaşkınlığına gizleyemeyen Caner dalga geçercesine güldü.
"Oradan bakıldığında oscarlık bir oyuncu gibi mi gözüküyorum?"
"Bunu bana sen söyleyeceksin Caner, burada hiç kimse yok ve ben gerçekten öğrenmek istiyorum. Her şey bir oyun mu? Yoksa gerçek mi?"
"Bak Efe korkularınızı, kaygılarınızı ve tedirginliklerinizi anlıyorum. Ama ben Derya'yı gerçekten çok seviyorum. Sizlerin inanıp inanmaması inan ki umurumda da değil. Ben sadece sevgimi Derya'ya ispatlamakla mesulüm gerisi benim için önemli değil."
![](https://img.wattpad.com/cover/246609354-288-k219978.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAYAN YÜREĞİM
RomanceDÜNYA'NIN 6 KELİMELİK EN KISA ÖYKÜSÜNÜN BİR GÜN BAŞINA GELECEĞİNİ BİLEMEZDİ