62.BÖLÜM
1 Hafta Sonra
Her şeyin aydınlığa kavuştuğu, gözlerin aydınlığa ulaştığı, nefeslerin rahat verilmeye başlandığı olay silsilesinin ardından tam bir hafta geçmişti. Melih'in elindeki tüm bilgi ve belgeler ile dedesinin vasiyetine rağmen babasını ihbar edişi ve Metin Beyin hak ettiğini bulduğu sürecin fitili sonunda ateşlenmişti. Herkes rahat bir nefes alırken Melih'in sırra kadem basması ve ortalarda görünmemesi Derya'yı bir nebze olsun rahatlatmıştı. Melih sessizliğe gömülerek ortadan kaybolduğunda son konuşmaları ile onunda her şeyi kabullenip gitti diye düşünmesine sebep olmuştu. Odasında yatakta bir sağa bir sola dönerken gecenin ilerleyen vaktine rağmen uykunun pek de gözlerini ziyaret edeceğini düşünmemeye başlamıştı. Derya huzursuzca yüzü kapak yatmış ve tam gözlerini kapatmıştı ki telefonuna gelen bildirim sesi ile birden korkuyla irkildi.
Kimden:05....
Seni her zaman ki yerimizde bekliyor olacağım. Lütfen GEL... (Melih)
Derya bir an gördüğü ismin hayal olduğunu düşündü. Telefonu yakınlaştırıp gerçekliğini idrak etmeye çalıştı.
"Melih..." dedi fısıldarcasına. Bir haftadır ortalarda görünmeyen, etrafında varlığını bir an olsun hissetmeyen kadın bir an telefondaki mesajın gerçekliğinden tereddüt yaşadı. Mesaj atanın o olup olmadığını netleştirmek için numarayı tuşlayarak aradı. Telefon uzun uzun çalarken karşı taraftan birinin açmaması kendisiyle birilerinin fena halde dalga geçtiğini düşünmesine sebep oldu. Tam kapatacakken karşı taraftan acının hissedildiği o ses tonunu duydu. Umutsuzluk yuva yapmıştı nefesine meyus duyguların varlığını en derinden hissediyordu.
"Derya..." dedi soluğu kesilircesine dokunaklı çıkmıştı sesi. Cehennemin soyut varlığını hissettiriyordu adamın hüznü.
"Melih."
"Bir gün beni arayacağının düşüncesini bile hayal edemezken beni aradığın için teşekkür ederim."
"Melih sen kendinde misin?" dedi sesinin kırıklığı ve kelimelerinde ki ıstırabı yürekten hissetmişti. Hiç beklemediği bir anda derinden sarsıcı bir sancı gelip oturdu.
"Hiç kendimde olmadığım kadar kendimdeyim. Derya, lütfen gel. Ben seninle doğru düzgün vedalaşmak istiyorum. Yoluma bakabilmem için buna gerçekten ihtiyacım var. Biz, yaşadığımız güzel zamanlar bunu hak ediyor. Lütfen her zaman buluştuğumuz fenerin altında seni bekliyorum. Lütfen GEL." Üstüne basarak söyledi son kelimesini ve kızın cevap vermesini bile beklemeden telefonu kapattı. Derya şaşkın bir şekilde telefonun ekranına bakakaldı.
"Melih..." diye seslense de karşısındaki muhatabı artık ortalarda yoktu. "Allah kahretsin." Diyerek yattığı yataktan kalkarak odanın içinde bir ileri bir geriye gitmeye başladı. Saate baktığında gecenin bir yarsısı olduğunu görüyordu. Bu saatte hiç kimseyi uyandıramaz dahası dert anlatamazdı. Çaresizce bir ileri bir geriye giderken tekrar tekrar adamı aradı ama bu defa karşıdan beklediği cevabı alamadı. Adamın sesindeki keder, acı, ümitsizliği en yakıcı haliyle sert bir şekilde hissetmişti. İçinde kötü bir his vardı. Dayanamadı Derya hızla hazırlanmaya başladı. Ne olursa olsun, ne yaparsa yapsın bir insanın hayatına sebep olmak istemiyordu. Işık hızıyla hazırlanan kız telefonunu ve anahtarlarını çantasına attı. Sessiz olmaya özen göstererek kapıyı araladı. Herkesin uyuduğunu bu saatte kimsenin ayakta olmadığından emin olsa da bu saatte evden çıkışını, hele de Melih ile görüşmeye gittiğini hiç kimseye açıklayamaz, buna mantıklı bir sebep söyleyemezdi. Usul usul adımlar ile pansiyonun dış kapısına ulaştı. Tam çıkacak iken Gökçe'nin odasının ışığının yandığını gördü. Hızla bahçe kapısından kendisini dışarıya atan Derya, bedenini kapının yanındaki duvara yaslayarak elini kalbinin üzerine götürüp derin soluklar alıp verdi. Kimseye yakalanmadan çıkabildiği için şükür etti. Şimdi dikkatli ve temkinli bir şekilde Amasra Fenerinin dibinde kendisini son veda için bekleyen Melih'in yanına gidecekti.
![](https://img.wattpad.com/cover/246609354-288-k219978.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAYAN YÜREĞİM
RomantizmDÜNYA'NIN 6 KELİMELİK EN KISA ÖYKÜSÜNÜN BİR GÜN BAŞINA GELECEĞİNİ BİLEMEZDİ