4.BÖLÜM

1K 136 22
                                    

"Senin vedan benim kıyametim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Senin vedan benim kıyametim..."

"Midem almıyor onun suratını görmeye, adımın yanında onun soyunu bildiren bir yazının olmasını istemiyorum. Artık onun karısı olmak istemiyorum. Bunu ne bizimkilere ne de Ferit'in ailesine açıklayamam. Herkes bir anda bizi barıştırmak isteyecek, bir sürü tantana kopacak. Ben bunları yaşamak istemiyorum Gaye, buralardan çekip gitmek istiyorum. Onun benim hayatımdan çıkıp gitmesini istiyorum. Onun yüzünü dahi görmek istemiyorum." Ferit karısının sesinden bu cümleleri duyacağına ölmeyi tercih ederdi. Bu cümleler onun yerle yaksan olmasına sebep oldu. Yutkunamadı, nefes alamadı, ruhunun lime lime olduğunu hissetti. Ne olmuştu da canı gibi sevdiği kirpiği gözüne değdi diye kirpiğini bile kıskandığı karısı şimdi ondan nefret ediyordu. Kaldıramadı tüm bunları. Ellerini iki yanında yumruk yaptı ve dişlerini sıktırırken sesi tıslar gibi çıktı.

"Bunu yapmana asla izin vermem. Benim hayatımdan çıkıp gitmene asla izin vermem Gökçe. Duydun mu beni? Senden boşanmayacağım, benden öylece çekip gitmene izin vermeyeceğim." Dedi itiraz kabul etmeyen bir tonda.

Boşanmayacaktı, her ne pahasına olursa olsun onun aklını başına getirecek ona sevdiğini hatırlatacak, bugünleri de birlikte atlatacaklarını onu inandıracaktı. Zamanında Ferit darmadağınıkken onu hayata Gökçe döndürmüştü. Şimdi sıra Ferit'teydi. Onu bırakmayacaktı. Bir bebekleri olmasa bile ondan vazgeçmeyecekti. Gerekirse evlat edinirler, evsiz bir yavrucuğa annelik babalık yaparlar, ona aile olurlardı. Sorun anne olamama ihtimaliyse onu da halledebilirlerdi. Yeter ki yan yana olsunlar, yeter ki yürekleri eskisi gibi bir arada yeniden atsın, şu hayatta çözüm bulamayacakları hiçbir şey olamazdı. Hem evlilik de bu değil miydi? Sadece iyi, güzel, huzurlu günleri paylaşmak mıydı? Asla... Evlilik acıyı da hüznü de kederi de hastalığı da her şeyi de içine alıp sahiplenen bir kurumdu. Kendisine iyi günleri pay edip zorlu dönemeçlerden geri dönecek sevdiğini yarı yolda bırakacak bir adam değildi Ferit. Bırakmayacaktı, her ne olursa olun ondan vazgeçmeyecekti. Gaye eniştesinin bu tavrı karşısında öfke ile soluyarak "Sen hangi cüretle..." diyerek tam bir adım atmıştı ki ablası onun elinden sımsıkı tuttu ve gözleriyle sessiz kalmasını işaret etti.

"Ama abla bu adam..." diye inlediğinde ablası "Gaye lütfen bana biraz izin ver." Dedi tüm sükunetini koruyarak. Ablasının buz gibi çıkan sesi onu şaşkına çevirmişti. Gözlerindeki kızarıklığı görmese az önce acı çeken hıçkırıklara boğulan kendi ablası değilmiş gibi zannedecekti. Ama daha dakikalar önce acı çektiği için ağlayan kadın şimdi hesap soracağı adamın karşısına dimdik duruyordu. Kadın olduğunu, güçlü olduğunu ona göstermek için çabalıyor içinde var olan gücü adeta yeniden keşfediyordu. Ablasının bakışları ve sükuneti Gaye'yi de sessizliğe itmişti. Bir köşeye sinecek ve büyük yüzleşmeye şahit olacaktı. Yıllarca ablasının gizli sevdasına ortak olmuş şimdi ise bu aşkın tarihe karışmasına seyirci kalacaktı. Biliyordu ki bugünden sonra hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacaktı. Ferit iki kardeş arasındaki anlaşmayı sezmiş gibi derin bir nefes bıraktı.

DAYAN YÜREĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin