SELEME CENEMELERRRRR KDMXDDIDMIDNDKRMDIDMDJNEIDMDIDMIDDNIDNXIDMUDNDIESaka bir yana evet kitap curumesin diye bolum attim
Sey diuecegim ya size mesela ilk bölum 3k okunmus ama 132 tane oy var brnce biraz daha oy verebilirsiniz yoksa yakinda hayalet okuyuculari avlayacagim
(Ciddiyim) KxmxkkdifkdideiOy ve yorum yazmayi unutmayinnn
Medya: Bolumle alakali temsili bir fotograf
O zaman binlerce kez opucuk sizeee
Kahvaltı sofrasına oturmuş babaannemin anlattığı anıları dinliyorduk.
"Işte sonra bu uşağım yapışmasın mı ineğe?" diyerek abimi gösterdi. O rezil olduğunu düşünerek gözlerini kaçırırken gülmemek için zor duruyordum. Masadakilerin hepsinin keyfi yerindeydi.
Çatalımı son makarnama batırırken devam etti. "Dedi babaane aha bunun adı Fahriye olsun. Dedim ne Fahriye'si a o bizim koyün delisidir. Ama yok tutturdu Fahriye'yi. O gün koyduk ineğin ismini. Lakin a bu Fahriye bizim uşağı her gördüğünde toynağı yapıştırıyor." Koca bir kahkaha attı.
Abim sandalyede hafifçe aşağı kayıp elleriyle yüzünü kapattı. Sağ elimi saçlarına götürüp okşadım. O da yaptığım hareket yüzünden yükselip yanağımı öptü.
Yerim kız bunu.
Masaya döndüğümle yüzümde güller açıyordu ta ki Araf'ın bakışlarıyla karşılaşana kadar.
Başladı bizim mesai.
Kafamı ne var anlamında salladım. O ise boş boş bakıp Aral'ın kolunu tuttu. Aral ona dönüp sessizce mırıldandı. Ne dediğini duymasamda bir sorun olup olmadığını sorduğuna emindim.
Ergen.
Babaannem ismimi söyleyince dikkatimi sohbete verdim. "Aha bu cadı Laçin var ya! Bize ne çekirirdi, neler geldi başımıza neler."
Küçüklüğümü anlatacağını anladığımda tüm odak noktam o oldu. "Bir ara bu ağaca çıkmış ama kimse görmüyor bunu. Aha bizim inek bağırmaya başlayınca bakıverdim pencereden. Bir de ne göreyim! Bu küçük ağaca tırmanmış! Köy sonuçta ağaca, dağa, çayıra çıkan çok olur ama şehirden gelmiş kız dedim bu ayağını kırar anası babası korkar. Ayıptır söylemesi bizimkiler çocuk konusunda çok korkaklardır." diyip annemle babamı gösterdi.
"Çocuk yapmaya bile korkuyorlardı!" Kahkaha atınca babam gidip annesini sessizce uyardı.
Babaannem öksürüp devam etti. "Neyse ben bu uşağı ağaçtan indirmeye çalışıyorum ama o ağlıyor, duymuyor ki beni. Ben in diyorum, o anlıyor it. Sonra korksun da öyle asağı insin diye tüfeğimi çıkardım. Tüfekte yanlışlıkla elimde patlayıp buna gelmesin mi?"
Güneş Hanım "Ne?!" diye hafifçe bağırırken Taner Bey gözlerini kocaman açmıştı. Abi tayfasından da birkaçı kaşlarını çatmış geri kalanlarında Taner Bey'den farkı yoktu.
Sırıttım ve babaannemle göz göze geldik. Bana göz kırptı.
Keyiflice yemek yerken annem ve babam benimle oldukları anı iyi geçirmeye çalışıyordu, farkındaydım. Güneş Hanım ve Taner Bey ise bazenleri duygulanıyorlardı.
Önümde duran zeytini ağzıma atarken babaannemin sorusu ile ortam gerildi. "E hanu nerede diğer karıştırılan kız?"
Annem gözleri dolarken bana baktı. Oma gülümsemeye çalıştım lakin içimde bir yerlerde annemin onun annesi olduğunu bilmek beni yaralıyordu. Hastanenin hatası olmasaydı ona anne olarak göremeyecek olmak ve yine hastanenin hatası olmasaydı annemden hiç ayrılmayacak olmam...